Mayıs ayının başından beri herkese "gitti gidiyor" diye "papatya falı" açtıran Arda, gündemden düşmeme adına yaptıklarıyla gerçekten alkışı hak ediyor... Koca bir sezonda, G.Saray'ı 25 lig maçında yalnız bırakmış birisi olmasına ve sarı -kırmızılı takımdaki bütün çalkantılara rağmen, kendisinden iyi bir şekilde bahsettirmesini bilmiştir... Gece gezmeleri; enteresan kıyafetleri; sinema kapatmaları, kanatlı arabası ile hep gündemde kalmasını becermiş birisidir Arda... Sakatlığının ne olduğu bile her kafadan çıkan sesler yüzünden netlik kazanamamış olması; çeşitli yorumcuların diline doladığı bu rahatsızlığı nedeni ile maçları tribünden seyretmekten bıkmamış, usanmamış birisidir Arda... Arada bir milli takım forması altında, sakatlığı birden bire geçen sarı-kırmızı futbolcu Atletico Madrid'in asla vazgeçemediği yönündeki haberlerle günümüze kadar popülaritesini korudu... 2013 yılına kadar G.Saray'la mukavelesi bulunan bu futbolcunun, etik olarak hiçbir kulüple görüşmemesi gerekirken, başta menajeri gündemi taze tutmak adına Arda'nın ismini bir gün bile gündemden düşürmedi... Oysa eğer bir kulüp Arda'yı alacaksa önce G.Saray'la görüşmek zorundadır... Bu yapılmadı, bir... Eğer Arda, G.Saray'ın futbolcusu olduğunu unutup ikide bir "gidiyorum" demişse, bu etik olarak son derece yanlış bir davranıştır, bu, iki... Ve o Arda'ya koca bir sezon sakatlıkla boğuşmasına rağmen yine de talip olduğunu söyleyen bir Avrupa kulübü varsa, o kulüp ya transfer işini çok iyi biliyor, ya da aldatılıyor, bu da üç... Fatih Terim geldikten sonra bile "gitmek" kelimesini ağzından düşürmeyen o Arda, şimdi "G.Saray'da şampiyonluklar yaşayıp, kupa kaldırmak istiyorum" diyerek çark etmişse bu da tüm yukarıda söylediklerimize kapaktır... Keşke bir kulüp Arda'yı alıp tepe tepe kullansaydı... Keşke G.Saray'ı hep bırakmaktan bahseden bu futbolcu iki ay "gidiyorum" dedikten sonra, şimdi lütfedip (!) "kalıyorum" demeseydi... Bundan sonrası hem Terim'in, hem de G.Saray'ın sorunu... Ama bilinmeli ki "zorla yenen aş, ya karın ağrıtır, ya da baş!" Beşiktaş haberleri Şimdi daha zor... Bu zorluğu çekecek olanlar da Beşiktaş'ı takip eden spor muhabirleri... Çünkü Başkan Yıldırım Demirören, gazete patronu olduktan sonra "özel haberler" konusunda sahibi olduğu gazeteleri fazla kollamaya başladı... Örnek mi? İşte Ronaldo gerçeği... Real Madridli ünlü futbolcuyla tek "özel röportaj" yapan gazete Demirören'in sahibi olduğu Vatan Gazetesi... Eskiden, atlatma haberleri, röportajları diğer gazetelerde gördüğümüzde kıskanırdık... Galiba bize artık, kıskançlığın yerini "olur böyle ayrımcılık" demek kalıyor... Vefa mı, veda mı? Bursaspor'da, yönetim bazında yaşananlar, en başta Teknik Direktör Ertuğrul Sağlam'ı sıkıntılara soktu... Kayyuma devredilmesi gündemde olan Bursaspor'da başkan ve yöneticiler, şu anda soruşturma kapsamında gözaltında tutuluyor... Ertuğrul Sağlam da, tam bu sırada bir basın toplantısı yaparak "Başkanımın arkasındayım" dedi... Açıkçası "Eğer başkanıma bir şey olursa ve suçlu bulunursa, ben yokum" demek istedi Sağlam... Gelecek sezon seyircisiz oynanacak 4 maçın sıkıntısı, artı, bir de bu olaylar, Sağlam'ı bavul toplamaya zorlayan sebepler demek ki... Atalay bir yana... Adam varken adam aramak... Yani, Mehmet Atalay gibi birisi varken, güdümlü isimlerin ortaya çıkıp Türk futbolunu kurtarma adına kendisini feda etmesini anlamak çok zor... Oysa Mehmet Atalay, tabir yerindeyse, işin mektebinden yetişmiş, bütün kademeleri birer birer geçmiş ve bulunduğu mevkilerde, müdürlüklerde herkesin takdirini kazanmış birisidir... GSGM onun zamanında federasyonların özerklik konusunda en kolay hedefe gittiği dönemdir... Kendi Genel Müdürlüğü'nü feda etmek adına bile, asla özerklikten taviz vermemiş ve baş koyduğu bütün işleri eksiksiz bitirmiş birisidir Mehmet Atalay... Birkaç gün önce sevgili Ümit Aktan'ın "Geçmişinden gelen spor adamlığına yüzde yüz güveniyorum" dediği yazısının altına, bizim için de bir imza atmak mutluluğunu vereceğine eminim... Keşke Mehmet Atalay'ın yolu tıkanmasaydı... Ama ne yazık ki, Türk futbolu, en tarafsız, en çalışkan ve en "adam gibi adam" birisine emanet edilmekten mahrum bırakılmıştır... Kaç toplantıya girdi? Futbol Federasyonu seçimlerine tek aday olarak giren Mehmet Ali Aydınlar, bu makamı belli ki çok isteyen birisi... Oysa o koltuk bazen çok rahat, bazen de çok dikenli bir makamdır... Bir kulübü memnun etme adına, diğer takımları sıkıntılara sokan her anlayış, geri dönüşü yıldırım çarpmış gibi etki yapar... Mahmut Özgener'in böylesine müthiş bir koltuktan kaçarcasına gitmesine tek sebep, ailesine olan ilgisinin azalma ihtimaliydi... Şimdi o, daha önce vakit ayıramadığı ailesinin yanında çocuklar gibi şen... Peki, şu anda federasyonun "Sağlıktan Sorumlu Üyesi" olarak görev yapan M.Ali Aydınlar, geçen 3,5 yılda federasyonun kaç toplantısında bulundu? Eğer üyelikte yaptığı bu devamsızlığı, başkanlığında da sürdürme adeti devam ederse vay Türk futbolunun haline... Bakalım Aydınlar'ın başkanlık döneminde "hal ve gidiş" notu nasıl olacak?