Avrupa Şampiyonası öncesinde, son rötuşların yapıldığı Finlandiya provasında, yüreğimize, az da olsa su serpildi... Kazanmak için fazla istekli olmasak da, görev anlayışının disiplini içinde geçen 90 dakikada, geriye olumlu sinyaller kaldı... Ama her rakip, sol tarafı bastonla gezen bu Finlandiya kadar aciz olamaz ki... Mevlüt gibi genç bir delikanlının, dalga geçtiği, tüm bindirmelerin hep bu kanattan yapıldığı bir karşılaşmada, ne Portekiz, ne İsviçre ve ne de Çek Cumhuriyeti'nin teknik direktörleri, Stuart Baxter gibi çaresizlik içinde maç izler... *** Servet'in defansa kattığı büyük moral ve enerji sayesinde rahatlayan milli takımımızda, Hakan Balta'nın, Gökhan'ın hataları bile fazla sırıtmadı... Çünkü ligde bu sezonun savunma yıldızı Servet, sakatlıktan henüz kurtulmamışken, yine özveri ustalığı göstererek, takımımızın hırs kazanının altına odun attı... Savunmaya Servet pansumanı yapan Terim'in, bir diğer güvencesi de Aurelio oldu... Brezilyalı millimizin, en telaşlı ve sıkışık pozisyonlardaki sakinleştirici futbolu, orta sahada az hata yapmamızın da sebebi oldu... *** Herkesin, milli kadronun 23 kişiye indirilmesinde, üstü çizilecek ilk adam olarak gösterdiği Mevlüt'ün, karşılaşmanın ilk 5 dakikasındaki acemilik döneminden sonra, 4o yıllık milli gibi, hem göze hoş gelen, hem de buram buram fayda getiren hareketleriyle gurur duyduk... Bu futbolcunun, bir zamanlar Terim'in gözdesi olan Nuri Şahin gibi kaybolmayacağını şimdiden kestirmek zor olsa da, genç futbolcunun kumaşının kaliteli dokunduğu gerçeği de, gözümüzden kaçmadı... Tuncay'ın ise, ilk yarıdaki şık golü dışında, oyunda fazla sahne almaması, yorgunluğun değil, bir sakatlığın azizliğine uğramamak olduğu apaçık belliydi... *** Avrupa Şampiyonası Finalleri'ne uzaktan bakacak Finlandiya karşısında, forvetimizdeki Nihat, pasifliği ve Emre'nin ikinci yarıdaki temposuzluğu dışında, fazla sırıtmayan milli takımımız, kendini hiç sıkmadan kazandığı bu galibiyetle, hem ideal kadrosunu gördü, hem de moral yönünden, hazırlık defterini düzgün kapattı... Ama düzgün olmayan bir görüntü vardı... Bu milli formayı giymek, her futbolcuya nasip olmayan bir güzel duygu... Göğsünüzde ay-yıldız, üstünüzde bayrağın kırmızısı... Ya suratlar? Volkan, Servet, Hamit, Arda ve kulübedeki Tümer, gibiler... Bakımsız sakallı halleriyle, çirkin görüntü vermeseler, hem onlar, hem de Türk milletinin imajı, daha itibarlı, daha sevimli olmaz mı?