Avcı'ya büyük ayıp

A -
A +

Ligin zirvesinde, kopmaların değil, yaklaşmaların olduğu şu günlerde, Beşiktaş tehir maçını iyi değerlendirerek, şampiyon adayları arasına ismini yazdırdı... Oysa siyah-beyazlı ekibin karşısında hiç de kolay lokma yoktu dün gece... İstanbul Büyükşehir, üç beş taraftarı ile örksüz bir takım görünümünde olsa da, ortaya koyduğu futbolla, sporseverlerin gönlünde taht kurmuş bir takımdı... Ve büyüklerin en korkulu rüyası olarak, adını ligin zorlu ve güçlü ekibi olarak yazdırmasını da bilmiş bir takımdı... İşte Beşiktaş, ilk yarıda sadece 3 gol pozisyonu bulabildi ve bunlardan sadece bir tanesini gole çevirerek, fırsatı iyi de değerlendirdi... Beşiktaş'a karşılık, 11 eksik futbolcusuna rağmen sahaya çıkmış ve o eksiklerinin yokluğunu fazla hissetmemiş İstanbul Büyükşehir, yine adam gibi futbol oynaya çalışarak, sürpriz değil, istikrarlı bir takım olduğunu gösterdi yine de... Ama onların gidip gidip takıldıkları bir Beşiktaş defansı vardı karşılarında... Ferrari-Sivok ikilisi, aynı telden çalıp, aynı tonda şarkı söyler gibi asla "detone" olmadılar... Bu ikiliye İbrahim Üzülmez ve Toraman desteği de eklenince, Büyükşehir'in, Rüştü'ye yaklaşması, mayınlı tarladan geçmekten daha zor bir hal aldı... Ernst'in yokluğunda kendisine iş düşen genç Necip'in, etliye sütlüye fazla karışmayan futbolu ile idare ettiği gecede, Ekrem'in her zamanki dağınık hali ve Tello'nun vurdumduymazlığı yüzünden Bobo, sanki otobüs durağında, boşuna sevgili bekleyen bir aşık gibi, forvette "ağaç" oldu adeta... Ama o Bobo, ustalığını devre biterken konuşturarak, Beşiktaş'ı, attığı golle büyük sıkıntıdan kurtardı... Golden sonra, Beşiktaş tribünleri, takımlarını alkışlayacaklarına, döndüler Büyükşehir Teknik Direktörü Abdullah Avcı ile uğraşmaya başladı... Sanki Abdullah Avcı gibi değerler çok yetişiyor ülkemizde... Üstelik Avcı'nın ne kadar kaliteli ve efendi birisi olduğu herkesçe bilinirken, tribünlerin bu hocayla alay edici sözlerini, bir türlü hazmedemedik nedense... İkinci yarı başlar başlamaz rakip yarı sahaya yerleşen Beşiktaş'ın ikinci golü bulması da fazla gecikmedi zaten... Holosko'nun golü, siyah-beyazlı takım için bu önemli maçta, köprüyü geçmek anlamını taşıyordu... Bu dakikadan sonra tribünlerde şov başladı... Şampiyonluk şarkıları söylendi... Herkesin keyfi yerine geldi... Büyükşehir için ise, kalan 25 dakika adeta bir azaba dönüştü... Bizler de tribünde, mart ayının sıfıra yaklaşan soğuğunda, iki takımın mücadelesiyle, yüreğimizi ısıttık...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.