Bir gün önce F.Bahçe Teknik Direktörü Aykut Kocaman son antrenmanda futbolcularına şöyle sesleniyor: "Vaslui, F.Bahçe'nin dengi değil" Kocaman, bugüne bugün sarı-lacivertli takımın hocası... Rakibi mutlaka iyi analiz edip, zaaflarını bildiği için böyle konuşmuştur... Futbolcular da, hocalarının bu ifadesi karşısında bu maça ne kadar motive olacaktı ki... Sanki rakip, Hacıbekir Lokumu gibi tanımlanırsa, F.Bahçe için bir atımlık lokum gibi görülmüşse, Saracoğlu'nda sürprize yer olur muydu sanki? İşte bu hava ile çıkılan Şampiyonlar Ligi 3. ön eleme maçında, o ufak tefek görülen Rumen takımı, F.Bahçe'nin başına resmen bela oldu... Hele ilk 45 dakikada kalesinde 4 tane tehlikeli şutu gördüğünde, neredeyse küçük dilini yuttu... Adamlar defans ve orta alanda sahanın tek hakimi olurken, üstelik iki kanadını da mükemmel kullanarak F.Bahçe'yi hücumlarıyla bunalttı adeta... Sarı-lacivertli takımda yeni transferler Kuyt, Mehmet Topal, Hasan Ali Kaldırım, Egemen kadroda yer bulurken, geçen sezon neredeyse bütün sezon yedek kulübesinde oturan Semih ilk on birde yer buldu... İlk yarıyı kazasız atlatan F.Bahçe ikinci yarı başlar başlamaz rakibini müthiş bir ablukaya aldı... Her an sarı-lacivertli takımdan gol beklenmeye başladı... Ama F.Bahçe'de herkes kendi kafasına göre oynuyordu... Bunun da bir bedeli olacaktı tabii... Sonunda defansın "Canlı bombası" Egemen'in ikramıyla Antal, Volkan'ı gafil avladı... Hoppala... Karamürsel Sepeti gibi görülen bir rakip, "Bizim ayarımızda bir ekip değil" denilen, mazisi 10 yıllık bir Rumen ekibi, o anda F.Bahçe'nin Şampiyonlar Ligi hayalini söndürdü sanki... Bekir'in golü umut olur mu bilinmez ama şimdi ayıkla bakalım pirincin taşını...