G.Saray'da, kağıt üzerinde olmayan ama etik değerlerin üstün tutulduğu anlayış kanunları vardır... Lisenin mezuniyet belgesi, dünyanın dört bir tarafında yapılan masterlerin kat kat üstünde bir değerdedir... G.Saray'da lise mezunu ol da, ne olursan ol... Kongrelerin hep lise salonlarında yapılmasının amacı da budur... O liseden ne F.Bahçeliler, ne Beşiktaşlılar mezun olmuştur ama G.Saray'ı yönetenlerin kimliklerinde aranan şart yine de bu lisenin diplomasıdır... Bu bir yerde "kadir bilmenin" en güzel örneklerinden birisidir... G.Saray'da dışarıdan gelen bir müteahhit, bir taşeron firmanın sahibi, asla başkan olamaz... Yapmazlar; çünkü G.Saray ruhunun gezindiği yerden, yani liseden mezuniyet aranır hep... *** Sarı-kırmızılı takımın Avrupa'yı kasıp kavurduğu dönemin başkanı Faruk Süren, birden manşetlere taşındı son günlerde... Faruk Süren'i vitrine çıkaran olay, UEFA Şampiyonu takımın başarılarının anılacağı gün değil, iki futbolcunun taa o zamanlar verdikleri rahatsızlıkların bilinmesi bakımından, ağır da olsa, açıklama yapma ihtiyacını kendisinde görmesiydi... Faruk Süren için kim ne derse desin, o unutulmaz, belki de bir daha yaşanılamayacak bir dönemin mimarıdır... Kurduğu ekip ve teknik kadro, Avrupa'yı tir tir titretirken, bizler G.Saray gibi bir takıma sahip olan ülkenin insanları olarak, her yerde göğsümüzü kabarta kabarta dolaştık senelerce... Çünkü G.Saray'ın o yıllarda yenemeyeceği takım yoktu... Çünkü o yıllarda, G.Saray rakiplerinden değil, Avrupa'nın devleri G.Saray'dan çekiniyordu... Onlar, kuralarda G.Saray'la eşleşmemek için adeta dua ediyordu... *** İşte o yılların savaşçılarından iki futbolcu Emre ve Okan, şimdi başkanlarının top ateşine hedef oldu... Okan'ın G.Saray'a tekrar geri gelmesini içine sindiremeyeceğini gerekçeleriyle açıklayan Faruk Süren "Gerekirse sarı-kırmızılı kulüple ilişkilerimi gözden geçiririm" diyecek kadar da üzgün ve öfkeli... Okan ve Emre'nin İnter'e giderken G.Saray'a attıkları kazığın etkisinden hâlâ kurtulamayan eski başkan, onların sadece kendi menfaatlerini düşündüklerini ama kendilerini adam eden, yıldız yapan kulüplerinden "arkalarına bakmadan" ayrılıklarını hazmedemiyor... Aradan geçen yıllara rağmen, onun kitabında asla bu iki futbolcuya af yok... Oysa bu ülkede ne katiller, ne caniler, ne kapkaççılar, ne hortumcular "Rahşan affı" ile aramızda dolaşırken, Faruk Süren, ömür boyu af yasağı koyduğu Emre ve Okan için hâlâ yumuşamış değil... *** İsviçre maçında sahada futbol oynamayan ama maç bitimi rakip kovalayıp tekme savuran, sonunda da 6 maçlık ceza alıp (sonradan 4'e indirildi), Türkiye'nin imajını sarsan Emre, bugün eski başkanı için ayıptan da öte, saygısızca sözcüklerle, aklı sıra bir büyüğüne lâf sayıyor... Onu küçültmeye çalışıyor... Onun nasıl "Üç kağıtçı" bir başkan olduğuna dil uzatıyor... Boyundan büyük lâflarla, G.Saray'ın en parlak dönemindeki başkanını, alçaltan, küçülten ve onun adeta "yalancı" ve "alaycı" bir başkan olduğunu birilerine anlatmaya çalışıyor... Emre'nin bugün Türk sporseveri karşısına çıkacak yüzü olmaması gerekirken, gündeme "ağız dalaşı" ile çıkması çok ayıp... Hele, ona başkanlık yapmış birisine "dil uzatarak" manşetlerde yer bulması, kepazelik... O bugün, Türk Milli Takımı'na veremediği hizmetlerinin hesabını görecekken, eski başkanının hesabını görmeye kalkışıyor... Bunun adı, tek kelimeyle terbiyesizlik ve saygısızlıktır... *** Şu günlerde, Faruk Süren'in "Tekrar G.Saray'a dönerse, kulüp ilişkilerimi gözden geçiririm" dediği Okan'a, her şeye rağmen sarı-kırmızılı formayı giydirmeye çalışan Adnan Polat da, bir defa daha oturup düşünmelidir... Eğer o da "İnadım inat, Okan alınacak" diye tutturmaya devam ederse, etik değerlere çok kıymet veren bir kulüpte "etiksizliğe" imza atmış olacaktır... Diyelim, Okan bulunmaz bir Hint kumaşıdır ve "olmazsa olmaz" anlayışı içinde G.Saray'a ilaç olacaktır... Bu bile düşünülecekken, Faruk Süren'in ve taraftarların "şerh" koymasına rağmen G.Saraylı yapılmak istenirse, orada durmak lâzım... Bu kulübün başkanı duruşuyla, konuşmalarıyla her zaman saygı duyulacak ismi Özhan Canaydın'ın, çıkıp ortaya "Bu kulübe yıllarca başkanlık yapmış bir eski başkan, olur vermiyorsa, ben o futbolcuyu asla almam" demesi gerekmez mi? Canaydın'ın, G.Saray'ın etik değerlerine zarar getirmeyecek tavrını her halde hiçe sayacak başka bir yönetici çıkamayacağına göre, bir defa olsun, Faruk Süren'e kulak vermelidir G.Saray... Haa, ille de "Okan'ı alacağız" diye tuttururlarsa, o zaman, Okan'la aynı zamanda yuvadan kaçan Emre'nin tüm aşağılayıcı sözleri geçerli olarak algılanacaktır... Bu da G.Saray camiasına hiç yakışmayacaktır...