Günlerdir sporun yerini alan "Doğalgaz ucuzlatma operasyonu" fiyasko ile neticelenince hiç de şaşırmadık... Kimin yalancı, kimin lâf ebesi, kimin vatandaşın yanında olduğunu az çok anladık... Cebi de çırası da yanan vatandaş, bir defa daha gördü ki, siyasilere asla güven olmuyor... Onlar çeşitli kelime oyunları ve aldatmaca rakamlarla vatandaşın canına resmen okumaya devam ediyor... Üstelik utanmadan ve sıkılmadan... Bir gün onların da vatandaşın karşısında elpençe duracakları günler gelecektir... O zaman acımama duygusunun ne olduğu saf değiştirecektir... Gazetelerin spor sayfalarında boy gösteren yöneticiler de, hiç de siyasilerin gerisinde kalmıyor... Yalan makinesini bile çatlatacak boyutlardaki sallamalarıyla, akılları sıra taraftara afyon enjekte ediyorlar... O aylardır bitmek tükenmek bilmeyen transfer dedikodularına lütfen bir bakın... Kim kimi almış? Örneğin G.Saray... Yöneticileri, tuttukları ucuz yabancıları kampa getirmeye çalışır, teknik direktörün dünyadan haberi olmaz... Düşünebiliyor musunuz? Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finale kalmış bir takım, ucuz ve saçma transfer politikalarıyla gününü gün ediyor... Çünkü ufukta seçim var... Delegelerin karşısına, "Transfer yaptım" diye çıkmak zorunda olduğunu hisseden başkan Mehmet Cansun, daha düne kadar verdiği "Borcumuzu sıfırlayacağız" sözünü çabuk unuttu... Tamam, borç yiğidin kamçısıdır ama "Ayranı yok içmeye, tahtırevanla gider hacete" hesabı, ortalıkta cirit atmak bu yönetimin neyine... Hakan Ünsal, sudan bahanelerle bir çırpıda G.Saray formasına hasret bırakılırken, koca bir takım elindeki malıyla rezil olmuştur... İnsan bu kadar mı paragöz olur?.. İnsan, bu kadar mı geçmişteki hizmetlerine bakmadan bir delikanlıyı böylesine bozuk para gibi harcar?.. İnsan bu kadar mı vefasız olur?.. Evlâtlarını hiç acımadan yabancı ailelere verir gibi gaddar, acımasız ve merhametsiz kimliğe bürünür?.. Daha iki sene önce aldığı Bülent Akın'ın bonservis bedelini ödemeyip üstüne yatan G.Saray, üstelik, nasıl olur da borsaya girmeye kalkışır?.. Nerede Sergen'in kiralama parası? Siirt Jet-Pa'yı bir dilenci gibi peşinde koşturan G.Saray, bunun bedelini, Sergen'i kaybetmekle ödeyeceğini hiç düşünmüyor mu? Koskoca Avrupa Fatihi'nin adını batakçıya çıkaranlar, ceplerinde para olmadan transfer yapmaya kalkışıyor... "Borç bine çıkanda, borçlu keklik eti yer" hesabı, G.Saray istifini bozmadan havasını atıyor... İşin tuhaf yanı da bu ya... Sakın, Capone'nin mahalle arkadaşlarını bu takıma transfer ettirmeye kalkışmasını da görmemezliğe gelmeyin... G.Saray'da böylesine rezaletler hiç görülmedi... Bir yönetici, teknik direktörden habersiz, elinden tutuğu bir yabancıyı "Bunu transfer edelim" diye kampa getirmeye çalışıyor... Sakat olduğu biline biline Batista'ya imza attırılıyor... Medyanın yeni oyuncağı Abdürrahim Albayrak, yetkilerini de aşarak futbolcu transfer etmeye kalkışıyor... Bu takımın bir teknik adamı olduğunu bir türlü kabul etmek istemeyen zihniyet, Türk futbolunda akılları sıra yeni bir çığır açıyor... Lucescu'nun kerhen bile olsa, G.Saray'ın başında olduğunu içlerine sindiremeyenler, adama olan saygılarını rafa kaldırıp, resmen teknik direktörlüğe soyunursa, bu takımı gelecekte bir hüsranın beklemesi sürpriz olmaz... Komedi seyretmek için illa ki tiyatroya gidip Cem Yılmaz'ı, Yılmaz Erdoğan'ı izlemeye gerek yok... Artık komedi G.Saray'ın taa içinde... Şimdilik bir ucu Florya'da, bir ucu Antalya'da ama yakında tekmili birden Ali Sami Yen'de... Seyretmeye doyamayacaksınız!