Çok kişi böyle düşünüyor; çok kişinin aklından geçip söyleyemediği cümle bu... F.Bahçe ile adı asla ayrı düşünülmeyen "Yıldırım varsa F.Bahçe; F.Bahçe varsa Yıldırım vardır" diyenlerin kenetlenmiş bir sarı-lacivertli kitle olduğunu hepimiz biliyoruz... "Taraftar dediğin böyle olur" yakıştırmasını yapanlar gibi düşünmemize rağmen, F.Bahçe'nin daha fazla zarar görmemesi için şimdi top Aziz Yıldırım'da... Çünkü o "Ben istifa ediyorum" demedikten sonra, kimsenin onu "İstifa et" zorlamasında bulunmayacağını hepimiz biliyoruz... Aslında hiç de kolay değil tabii... 12 yıldan beri, hele tesis yönünden F.Bahçe'ye "Çağ atlatan" bir lider, aşık olduğu renkleri, çok da kolay bırakamaz ki... Her kesimle mücadelesini, sadece F.Bahçe için yaptığını bilenlere "Ben artık yokum" deme güçlüğü, kolay bir işe çevrilemez ki... Kendisini yakinen tanıyan biri olarak ve benim gibi düşünenler biliyor ki; Aziz Yıldırım eğer bir şey yapmışsa, buna, kendisi için asla teşebbüs dahi etmemiştir... Yaptıysa da F.Bahçe için yapmıştır... Bu kanaatimiz asla değişemez... Sabahın ışımağa başladığı saatlerde, güvercinlerine takla attırıp, onların hür bir şekilde neşelerine ortak olan; Kangallarına sarılıp yatmak isteyen; zor durumdaki onlarca çocuğa, her türlü desteği veren; yaptığı iyiliklerin gündeme gelmesini asla istemeyen; meslektaşlarımızdan bir kaçına, tedavi konusunda Amerika imkânını açan bir insan; bu duygusallığının yanına eğer bir yanlışlık koymuşsa, bu sadece F.Bahçe içindir... "Darağacında bile son sözüm F.Bahçe olacak" diyen birisi ile sarı-lacivertli renklerin aşkını dağ taş biliyor artık... Ama bu aşk şimdilik mutlulukla bitemez... Tıpkı Kerem ile Aslı; tıpkı Leyla ile Mecnun gibi; şimdilik buluşma ve mutluluk yok bu aşkta... En azından bir müddet olmasın beraberlik ve kucaklaşma... En azından ümitsiz olmasa da, birileri bu nikâhın şimdilik imkânsız olduğunu haykırıyor... İşte bu nedenle, bir tarafta sarı-lacivertli gelin; bir tarafta Aziz Yıldırım gibi yüreği yavuklusuna çılgınca âşık bir damat... Arada engeller var... Arada mesafe var... İkisini birbirine yakıştıran milyonlara rağmen, şimdilik ama şimdilik bu nikâh ertelenmelidir... Ebediyete kadar değil; sadece şimdilik... Çünkü iki taraf da zarar görmektedir... İki taraf da yıpranmaktadır... İki taraf da sevgisinden bir şey kaybetmese de, zaman fedakârlık zamanıdır... Gelin bu nikâhı erteleyelim... Gelin Aziz Yıldırım ile F.Bahçe'yi ayırmak için değil, gelecek günlerin selameti ve daha güçlü aşka yelken açmak için, bu birlikteliği şimdilik "uzak sevda çemberine" alalım... Bir yanda F.Bahçe'nin yönetiminin elini kolunu bağlamamak; diğer yanda başkanı iyi bir F.Bahçeli olan TFF'yi rahatlatmak; öte yanda da Kulüpler Birliği'nin dağılmasını önlemek için "Metris'ten gelecek bir istifa mektubu" sadece F.Bahçe'nin değil, Türk futbolunun selameti için ilaç olacaktır... İnanın "sevgiler" yine yerinde kalacaktır... Aşklara kimse laf etmeyecektir... Kimse, kimseyi karalamayacaktır... Aksine, böyle bir aşka herkes saygı duyacak, Aziz Yıldırım, fenomenliğine Metris'te de artılar ekleyecektir... İnsanlar; kırmızı güllerin peşinde koşarken; ayakları altında kalan papatyaların farkına da varmalıdır... Bakınız, ne demiş Can YÜCEL: "Aşkta önemli olan, aynı elleri tutmak değil, bir ömür boyu hiç bırakmamaktır." Fazla merak iyi değil ama... Gerçekten çok merak ediyorum. Sadece ben değil, bu meslekteki diğer arkadaşlar, Beşiktaş dışındaki tüm taraftarlar... Siyah-beyazlı takımın, cezası nedeniyle tribünlerde sadece bayanların ve çocukların olduğu Gaziantep Büyükşehir Belediye Ziraat Türkiye Kupası karşılaşmasında, yaklaşık 45 dakika ağza alınmayacak, üstü açılmamış küfürler nedeniyle, temsilciler raporlarında ne yazdı acaba? Yoksa, bu maçın temsilcileri Ertuğ Büyük ve Erhan Şahin tertemiz bir raporun altına mı imza attılar? Kimse başka bir art niyet aramasın... Bizimkisi sadece merak... Beşiktaş Yönetimi'nin, maçtan birkaç gün sonra bayan seyircilere teşekkür etmesi, raporun temizliğinden dolayı mı? Bir cevap veren olursa, bu sütunlarda kendilerine teşekkür ederiz...