Sergen, sporda emekçinin alınterini, yüreğini, hevesini alıp götüren kişidir... Sergen, ne yazık ki bulunmaz "Hint kumaşı" hüviyeti giydirilmiş oyuncak bebektir... Sergen, kulüpleri yönettiklerini zanneden bir takım tribünlere sevimli gözükmek isteyen basiretsizlerin can simididir... Futbolculuk hayatının büyük bir bölümünü ya sakatlık, ya da düz koşu ile geçiren Sergen, bitti denilen bir zamanda bile G.Saray'ın, Beşiktaş'ın ve Trabzonspor'un inatla kendi renklerine bağlamak için yarışa girdikleri "Şansın asla terketmediği" bir isimdir... Senede kaç maç oynayıp, kaç maçı tek başına formasını giydiği takıma kazandırmıştır, bunu saymak çok zor değildir... Nereye giderse gitsin, kafasının içinden çıkaramadığı gece kaçamakları ve at yarışı merakını kimse engelleyememiş, Sergen de bu konuda kimselere taviz vermemiştir... Ekonomik krizin boylu boyuna yere serdiği kulüpler, eğer bugün hâlâ "Sergen" diye sayıklıyorsa, 'Türk futbolu'nda büyük bir çarpıklık vardır... "İçimdeki Beşiktaşlılık sevgisini yenemiyorum" diye şu günlerde gazete sayfalarında boy gösteren Sergen, nasıl ki F.Bahçe'ye geldiğinde "Ben doğma büyüme F.Bahçeli'yim" diye bir büyük camiayı kafa kola almışsa, şimdi de gemisini bağlayacağı limana göre haykıracağı günleri beklemektedir... Ve bu Sergen, 87 kiloluk iri ve yuvarlak cüssesiyle transfer mevsiminde her yıldızdan önce, nedense "büyük kulüp yönettik" diyen idarecilerin aklına gelen ilk isim olmaktadır... Fatih Terim gibi, otoriter, prensip sahibi bir teknik direktörün, her şeyiyle kefil olup G.Saray'a aldırdığı Sergen, buna rağmen bildiğini okuyup, sarı-kırmızılı taraftarı hüsrana uğratmasına rağmen, yine de Cimbom'un gündemine oturuyorsa pes doğrusu... Demek ki, 'Türk futbolu'ndaki çarpıklıklar ne yapsanız düzelmiyor... Federasyon 8 yabancı konusunda kararını açıkladı... Bu karar, 18 takım için "144 yabancıyı Türkiye'ye çağırıp, forma giydirebilirsiniz" davetidir... Bunun yarısı kadar da bir çırpıda 'Türk Vatandaşı' yapılmış yabancıyı da sayarsak, paralarımızın nerelere gittiğinin hesabı kolayca ortaya çıkar... Alt yapıdan gelen yok... Yabancı çok... Tabii ki o zaman Sergen gibilerin modası da geçmez... Futbol Federasyonu, kulüplerin bütçelerine göre transfer yapmalarını yasalaştırabilse, ne kadar borç altına yatabileceklerini belirlese, alt yapıdan yetişen gençlerin önünü açabilmek için çeşitli yasaklar ve prensipler getirse günah mı olur? Örneğin, şöyle diyebilse: "Arkadaş, istediğin kadar yabancı getir, ama her yabancı futbolcu için alt yapıdan yetişen bir genci kadrona alacaksın!" Bakın o zaman hâlâ daha Sergen gibi ağır sıkletlerin, yaşı otuzu geçmiş yabancı futbol emekçilerinin peşinde koşar mı takımlarımız? Yasaklar olmadığı, federasyon bazı gerçekleri görmediği sürece, kulüplerin batma noktasına gelmeleri yakındır.. O zaman "Bana ne.. Kendileri etti, kendileri buldu" demek Futbol Federasyonu'nu kurtarmaz... Önce, çanak tutmamak, sonra da Anadolu'nun oy potansiyelini elinde bulundururan üç-beş başkanının emrinden çıkmak gerekir... Hani nasıl "Birileri bizi gözetliyor", şimdi de "Orada neler oluyor" gibi saçma sapan "Röntgencilik" programlarının 'Türk Milleti'ni afyonladığı gerçeğini görmemezliğe gelemiyorsak, futbolumuzda da "Birileri bizi uyutuyor" narkozunu "Es" geçemeyiz... Yanlışlıklar karşısında "Bakar kör" gibi olmamızı isteyenler, dümen suyunda gitmesinler artık... Müslümanları katleden Sırplar'ı, İsrailliler'i kucaklarsak, Şampiyonlar Ligi'nden oluk oluk para gelmesine rağmen, kulüpteki uçan kuşa borç takanları hâlâ görevde tutarsak, kokain bağımlısı hocaya kucak açıp, adam gibi olanının poposuna tekme vurursak, hakem atamalarında, gözlemci raporlarında dönen fırıldakları önemsemezsek, bize bundan sonra da her şey müstahaktır... Aman ürkütmeyin, aman işi idare edin dostlar...