Ümit Aktan kardeşim dünkü Türkiye'de harika anlatımıyla bir "Orkinos" gerçeğini dile getirdi. Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener (ki; kendisini halen daha o mevkie yakıştıramıyoruz) en bulunması gereken yerde değil, en bulunmaması gereken yerlerde görünüyor hep... Bazı önemli koltuklara oturanlar, eşit düşüncenin ve dağıtımın dengesini iyi kurmalıdır. Yayın ihalesinin yaklaştığı şu günlerde, şimdiki yayıncı kuruluşla bu kadar dirsek temasına girerse kafalar bulanır. Bir iki gazetecinin davetini kabul edip, diğerlerine resmi mesafe koyarsa, güven duygusu azalır. Yüreği yanan takımların başkanlarının telefonuna çıkmayıp, bazı yemek davetlerine koşa koşa giderse, ciddiyetini kaybeder. Hele orkinos avında balık tutmakla Türk Futbolunu yönetmeyi aynı kefeye koyarsa ve "maksat F.Bahçe'ye, G.Saray'a, Beşiktaş'a zarar gelmesin" anlayışını gündemde tutarsa, işte o zaman birileri düğmeye basar. "Yolcudur Abbas, bağlasan du-ra-maz!" Babalarının çiftliği! Günlerdir Türkiye Spor Yazarları Derneği (TSYD) Başkanı Esat Yılmaer'e ve onun şahsında mesleğimize yapılan saygısızlığı konuşuyoruz. Sadece konuşsak iyi... Hazmedemiyoruz... Bir müzikçinin, dev bir gazetenin spor koordinatörü olması için "damat" apoleti takması ve peşinden bir sürü yamukluğun da gelmesi, ne yazık ki kanımıza dokundu. Hazret ne diyor bu gelişmelere: "Beni küfürlerimle, tehditlerimle değil, yaptığım sayfalarla eleştirin." Olur, emrin olur... Doğru... Bozuk saat bile, günde iki defa zamanı doğru gösterir. O saati de bazen "doğruyu gösterdi" diye köstek cebinde taşıyacak değiliz ya... BİR BAŞKA BABA VAKASI! Operasyonla ele geçirilen Ankaragücü'nde yaşananlar, bizim mesleğin son günlerindeki sıkıntısıyla hemen hemen eşdeğer... Başkent ekibinin başındaki teknik direktör Hikmet Karaman açık açık tehdit ediliyor: "Seninle çalışmayacağız... Defolup git!" Bunu söyleyen Ankaragücü'nün operasyonla gelen başkanı Ahmet Gökçek... "Git" dediği adam, daha birkaç hafta önce Rijkaard'ın, yere göğe sığdırılamayan takımı G.Saray'ı evire çevire yenmiş bir ekibin hocası... Başındaki saçları bu uğurda ağartmamış, kökünden dökmüş birisi Hikmet Karaman... G.Saray galibiyeti için bile "O maç tesadüfen kazanıldı, Karaman'ın bu başarıda payı yok" diyecek kadar insafsız bir başkan var karşısında... Aklı sıra, hocayı aşağılayıp, küstürüp kaçıracak... Ama Karaman, helal olsun, öyle bir anlaşma yapmış ki, parasını almadan şuradan şuraya gitmeyecek kadar da akıllı... Ankaraspor'u bir çırpıda yiyenler, bu defa sert lokma ile karşı karşıya... APORTTA BEKLEYENLER VAR! 16 bini aşan teknik direktör topluluğunda, bu işin kaymağını yiyen belli bir kesim var. Bunların bir kısmı, meslektaşının ayağının kayması için dua ediyor. Roma döneminin "gladyatörleri" gibi, dışarıda dost, meslekte acımasız bunlar... Boşta kalanın Lig TV stüdyolarında bekleme molası verip, yorumculuğa soyunması, bu işi iyi yaptıklarının göstergesi değil, unutulmamak ve gündemde kalmak için denedikleri bir yol... Şimdi Hikmet Karaman için yol gözleyenler, her ne kadar etiklikten bahsediyorsa da siz yine de inanmayın. Ahmet Gökçek'in bu işin yurtdışı diplomalarıyla kralını yapmış bir teknik direktörü harcama politikası, yine bir "baba" olayının eseridir. Hürriyet'te "kayın baba" Ankaragücü'nde "öz baba" eli görüyoruz. Sırtlarını babalarına dayamışların bu davranışları karşısında Türk antrenörlerinin de en azından, spor basının neferleri gibi, saygı duydukları arkadaşlarına sahip çıkmaları gerekir. Yoksa kazmayı, küreği eline alıp çukur açma meraklarıyla gittikleri müddetçe, bir gün kendi çukurlarının da başkaları tarafından "zevkle" açılacağını hesap etmelidir! Zaten, bu kadar fırsat kollayan bir mesleğin durumunu görünce Milli Takım teknik direktörü için "yabancı olsun" inadımızın ayranı kabarıyor.