Türkiye'de kuraldır bu... Her yeni teknik direktör değişikliğinde, takıma hava gelir, güç gelir, hırs gelir... İşte son örnek... Beşiktaş... Mustafa Denizli'nin kısa zamanda yaptığı doping aşısı (!) dün Ankara'nın güneşli havasında, taraftarını bir kat daha ısıttı... Beşiktaş'ı sezon başından beri, en koşan, en mücadele eden, en kısa zamanda gollerini peş peşe sıralayan bir takım olarak, ilk defa böylesine şık gördük dün... *** Hafta içindeki, tüm spor kamuoyunun kadro düşüncelerini alt üst eden Denizli, hazırlık kampındaki kavgaları nedeni ile sürüm sürüm süründürülen iki İbrahimli kadrosu ile G.Birliği karşısında, daha 3. dakikada emeline kavuştu... Holosko'nun ortasına nefis vuran Tello, boşa geçen haftaların inadına, takımını da daha ilk dakikalarda rahatlatıyordu... Arkasından, Delgado'nun kornerine Sivok'un; Tello'nun ortasına Nobre'nin dokunuşları, bir anda Beşiktaş'ı erken farka götürdü... Suya susamışçasına, gollere susayan siyah-beyazlılar, bu 3 farklı skora bile razı gelmediler ilk yarıda... Saldırdıkça saldırdılar... G.Birliği, grogi durumundaki bir boksör gibi, sallandı da, sallandı hep... *** 45 dakikada bir 90 dakikalık koşan Beşiktaş'ta devre bittiğinde, sahada kimsenin yardımına gelmediği İbrahim Üzülmez, kale hariç her köşeye koşan Tello'nun, ayakta duracak halleri kalmamıştı... Denizli'nin kadroda düşünmediği söylenen Cisse ise, hiçbir maçta bu kadar forvetine yardıma koşmamıştı... Ya Serdar Kurtuluş? Yerinde duramayan bu delikanlı, sağ kanadı otoban gibi kullanarak, takımına büyük hücum desteği verdi hep... Bizim bile tribünde başımız döndü... Beşiktaş'ta koşmayan tek futbolcu yoktu... Kimin nerede oynadığı değil, kimin mükemmel oynadığı konuşuluyordu... *** Siyah-beyazlı takımda gözlediğimiz diğer değişik anlayış da, Rüştü'nün topu eline aldığı her an, tüm takım orta çizgiye hızla yaklaşıyordu... Rakibin ataklarında ise tüm takım, defansa yardıma geliyordu... Saha kenarında ısınan futbolcuların bile pestili çıkmıştı adeta... Ama kimse "yoruldum, bittim" edebiyatı yapmıyordu... Üstelik sanki buz tutmuş zemin gibi kayan, sakatlanmaya çanak tutan sahaya rağmen, Beşiktaş futbol balesi yapmaya devam etti... İşte Mustafa Denizli'nin elinin değdiği Beşiktaş böyleydi dün... Futbolun hakkını veren, adına yakışır futbol oynayan, şampiyonluğun ortağı olduğunu böyle gösteren Beşiktaş buydu işte...