Başımız döndü!

A -
A +

Bir hafta önce, Mersin İ.Yurdu karşısında futbolunun yanı sıra her şeyi alkışlanan Beşiktaş'tan, dün gece de beklenti aynıydı... İyi futbol ve güzel goller... Ama bu defa karşısındaki rakip Bursaspor'du... Ofansif futbolu seven, daha bunu ilk dakikalarda Beşiktaş'a kabul ettiren bir takım vardı... Yalan olmasın ama ilk 45 dakikanın skoru, 1-0 değil, en az 4-0 olmalıydı yeşil-beyazlı takım lehine... Gol kaçırma yarışı içinde, Beşiktaş bu yarıda ucuz kurtulmanın şansını yaşadı... Peki, ne oldu da birkaç günde Beşiktaş'taki futbol anlayışı değişti? Oğuzhan'ın parladığı, Fernandes'in coştuğu o takım neden bu kadar frenlenmişti? Bir Veli mi bozdu bu takımı? Ya da Almeida'nın sadece kendisinin değil, seyredenlere dudak uçurtan gol kaçırma yarışı mı, ilk yarıda Beşiktaş'ı silik bir görüntünün içine soktu? Fernandes'in her maçtaki "yalnız adamı" oynamasının bir çaresinin bulunmayışı mı görüntüyü bozdu Beşiktaş'ta? Bunların hepsinin bir etkisi vardı... İkinci yarıda bir Beşiktaş çıktı arenaya ki, aman, aman... Bir baskı, bir hırs, bir istek... Bunlar Beşiktaş'ın kimliği olmuştu sanki... Önce Olcay, sonra Holosko ve Bursa'da da İbrahim sahne aldı... 7 dakikada 3 gol... Maç döndü bir tenis müsabakasına... Başımız bir o kalede, bir öbür kalede... Futbol adına her türlü güzellikler sahneleniyordu adeta... Hiç bitmesin istedik... Ama Beşiktaş'ın kazandığı penaltı'daki Fırat Aydınus'un o "uyduruk" kararı gölge düşürdü bu oyuna... Bu pozisyonda Veli, kendi takımı adına bir iyilik yaparken, Bursaspor'un emeğine kan doğradı... Maçın yıldızı Batalla izin vermedi bu kopuşa... Kim kazansa haksızlık olacaktı... Sonunda, 8-8 bitmesi gereken bir maç, 3-3'e kilitlendi... İşin adaleti, Aydınus'a rağmen yerine geldi sonunda...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.