Beşiktaş iyi mi yönetiliyor?

A -
A +

Herkes bugüne kadar şunu konuştu: "Beşiktaş borç batağında ve bunun altından kalkmak hiç de kolay değil." Fikret Orman ve ekibi, bütün bunları bilerek siyah -beyazlı yönetime talip olduklarında, kimse kendilerinden insanüstü bir şey beklemiyordu ki... Büyük bir borcun altında ezilen, bunun temizlenmesinin yıllara yayılacağını hesap edenler, Fikret Orman'dan tek bir istekte bulundu... "Yeter ki makas daha da açılmasın." Orman'ın, küçülme politikasının ana menüsü, yıldız futbolcuların aldıkları ücretleri indirmesi yolundaki planıydı... Eğer, bir futbolcu ile 3 -4 yıla yayılan bir anlaşma yapılmışsa, bunu hangi yönetim yaparsa yapsın, ödeme konusunda, yeni yönetimin "Ben karışmam" deme lüksü yoktur... Senin elinde Egemen gibi bir futbolcu olacak ve birkaç kuruş için (artık yüzbin eurolara böyle deniyor) bu futbolcu ezeli rakip F.Bahçe'ye kaptırılacak... Egemen'in "Fiyatını indir" deme yanlışlığı yüzünden elden kaçırılmasının hesabını kim verecek peki? Ya Quaresma? Tribünlerin sevgilisi bir futbolcuyu, daha dün assolistken, bugün uvertür olarak bile görmeyen yönetimin davranışı, sadece Beşiktaş taraftarınca değil, Avrupa ülkelerinin bile dikkatini çeken bir çirkinliktir... Quaresma fazla para alabilir... Ama ona bu parayı veren önceki yönetimdir... Yönetimlerde devamlılık esas ise, kimse Quaresma'ya "Fiyatını 1,5 milyon euro indir, tokalaşalım" diyemez... Derse de büyük ayıp yapar... İşin kolaycılığına kaçıp "Seni Samet Aybaba istemiyor" demek ise hiç yakışık almayan bir durumdur... Samet Aybaba, uzun zaman boşta kalmış; Beşiktaş'ı seven; ilk fırsatta da bedava bile çalışacağı bir camiaya balıklama dalmış bir hocadır... Onun yönetimin isteği dışında bir tavır takınması mümkün müdür? Yönetim, fiyatını indirmeyen futbolcuların, Samet Aybaba tarafından istenmediğini söylediğinde, teknik direktörün buna "Hayır, ben böyle bir şey demedim" deme lüksü var mıdır? Asla... Şimdi Başkan Fikret Orman "Quaresma'dan para kazanmadan onu bırakmam" diyor... Bunun anlamı şudur: "Biz Quaresma'ya 7 milyon 300 bin euro bonservis bedeli verdik... Bu paraya yakın bir bedeli veren olmazsa Portekizli'yi satmam." Peki satmadınız; ne olacak? 3,5 milyon euroyu, Quaresma oynasa da, oynamasa da vereceksiniz... Elinizdeki malı murdar edip, değerlendirmek nerede görülmüştür? Bu politika, kulüp yöneticiliğinde adamı sıfırlar... Simao, Holosko, Alves gibi futbolculara kapıyı gösteren anlayışın, genç futbolcularla zirvenin ilk 5'i arasında durması bugün için imkânsız gözükmektedir... Hazırlık maçları, bu düşüncemizin aynasıdır... Her karşılaşmada 19 futbolcu deneyerek, işi çorbaya çeviren bir futbol anlayışının artıları, bugüne kadar meyvelerini verecekmiş gibi gözükmemektedir... Eğer bu anlayışla lige başlayan Beşiktaş, başarının "B" sini yakalasın, biz o Beşiktaş'ı ayakta alkışlarız... İşin, herkes farkında ama ya yönetim? İyi ki görmüyorlar, iyi ki duymuyorlar! Londra Olimpiyatlarına, günlerden beri rekor sayıda sporcuyla katılmanın havasını atıyoruz... Tam 181 sporcu... Büyükşehirlerin bilboardlarında bunu gururla görüyoruz... Birkaç gün önce Sayın Başbakanımızın, Dolmabahçe'de tüm sporcuları uğurlama iftar yemeğinde, her tarafı süsleyen afişlerde, hep 181 sporcunun vurgusu yapılmıştı... Ülke olarak bu kadar göğsümüzü kabartan bir olayda, üzülenler de yok değildi hani... Kim mi onlar? Paralimpik Oyunlarına katılacak sporcular... 181 sporcumuzdan, tam 67 tane bedensel engelli sporcumuzun gönlü buruk... Nedeni, o dev afişlerde, o duyurularda kendilerinden hiç bahsedilmemesi... Afişlerde hiç birinin resminin yer almaması... Üç engelli federasyonun adının geçmemesi... Bir atlama olmuş... Ama bu atlama, bu ayıp, keşke, yarısı görmeyen, yarısı duymayan "Paralimpik sporculara" yapılmasıydı...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.