Sezon öncesi milyon dolarlara Beşiktaşlı yapılanlar, şimdi arkalarından teneke çalınarak gönderiliyor... Belki yok pahasına da olsa, takımın tümü satılacak, ya kiraya verilecek, ya da kovulacak... İnsan transferde bir iki yanlış yapar, eyvallah... Ama bir takım dolusu yapmaz... Ve bir yönetim önce "Dünyanın en büyük hocalarından birisini bulduk" diye böbürlenirken, Scala gibi bir beyefendinin poposuna, inanılmaz şekilde tekme vurmaz... Medeniyet bu kadar uzak mı Beşiktaş'a? İnsan yalvararak getirdiği kişinin elini, en azından giderken de sıkmayı bilmeli... Üstelik kovduğu kişinin parasına el koymamalı, kovduğu kişinin yerine, adı kokain içmekten kötüye çıkmış, Alman Milli Takımı'nın emanet edileceği bir anda, bu defosu yüzünden dışlanmış bir kişiyi hiç getirmemeli... Bunlar Beşiktaş'ta hep oldu, galiba hep de olacağa benziyor... Gördük... Hani, kimisinin Tophane'de kokain bularak koluna enjekte edecek kadar taptığı Daum geldi de ne oldu? Beşiktaş'a disiplin mi geldi? Beşiktaş parmak ısırtacak bir futbol mu oynuyor? Beşiktaş şampiyonluğa mı koşuyor? Scala'nın beceremediğini Daum mu yaptı? İşte gördük... Beşiktaş "Eski tas, eski hamam..." Scala'nın eline verilen, yönetimin yaptığı transferlerle, bu işin asla yürümeyeceği bir defa daha belli oldu... Daum'un elinde ne un var, ne şeker, ne de tahin... İki gün önce açıklanan futbolcu satış listesine bakın.... Neredeyse takımın tümü gönderiliyor... Yani yönetim "Hata yaptık, transferleri yanlış yaptık, Scala'yı boşuna kovduk" diyemiyor... Akılları sıra Beşiktaş'a "Neşter" vuruluyor... Bundan da öte suç neredeyse eski başkan Süleyman Seba'ya atılıyor... Serdar Bilgili "Süleyman ağabey bir gün olsun yanlışımızı söylemedi... Halbuki ondan biz ikaz beklerdik" gibi komik bir mazeretin arkasına sığınarak, yöneticiliğine leke sürüyor... "Beceremiyor" diye kovdukları adamdan, şimdi yardım beklemek... Şaşılacak şey doğrusu... Beşiktaş'ta hep garip şeyler oldu, olmaya da devam ediyor... Nouma ukalasına taa Leeds maçında taviz veren yönetim, ipin ucunu o zaman kaçırarak takım içinde disiplini yok etmiş, antrenmanlarda birbirlerine tekme - tokat girenlerin sırtı sıvazlanmış, hatırlı kişilerin ricasıyla, işi "Borsada" başkalarının paralarını değerlendirmek olan kişi menecer yapılmış, arkadaşının ayağını kaydırmak için kulis yapan bir diğer kişi antrenörlüğe getirilmiş... En son, Kocaelispor maçında bizzat şahit olduk... Oyundan alınan Ali Eren hocalarının, yedek futbolcuların, şeref tribünündeki yöneticilerinin gözleri önünde, kendisini protesto eden Kocaeli taraftarına "Hepinizin anasını ..." diye defalarca bağırdı... Böylesine ahlâksız davranışta bulunan kişi, ne yazık ki Beşiktaş'ta kalması istenen 3 futbolcudan birisi... Ne yazık ki, semirmiş insan manzarası sergileyen, menecer ve antrenörünü, disiplinli bilinen, prensipli hocası Daum'u "iplemeyen" Ali Eren'den gelecekte görev beklemek, bu Beşiktaş yönetiminin zaaflarından biridir... Oysa, yönetim içinde gerçekten pırlanta gibi insanların olduğunu biliyoruz... Ama bir futbol takımını, üstelik Beşiktaş'ı yönetmek, özel yetenek ister... Saygın yönetici olabilmek için, görev başına saygı duyulacak kişileri, futbolları kadar kişilikleri de mükemmel oyuncuları ve disiplinden taviz vermez prensipleri ortaya koymak gerekir... Peki bunların kaçı Beşiktaş'ta var Allah aşkına?..