Allah'ın sevilen kullarıymışız meğer... Atina Olimpiyatları'nın tam gaz gittiği bir zamanda, bizim Alibeyköy'ü sel sularına esir verdik... Şimdi, oturup kalkıp dua edelim... Ya 2004 Olimpiyatları'nı bize verselerdi... Dünyaya rezil olacağımızın resmi belgesi olurdu bu... "Yollarımızı su bastığı için Olimpiyat Köyün'e ulaşım sağlanamadığından, müsabakalara iki gün ara verilmiştir" duyurusunu yapmak zorunda kalmaz mıydık... Çok şanslıyız çok... *** Tuhaf milletiz vesselâm... Yarısı olmayan üst geçit yapmak bizde... Fakirlik sınırının 1.6 milyar olduğu bir dönemde, asgari ücreti 333 milyonda sabitlemek bizde... Petrole zam gelince, benzine anında bindirme, fiyatlar düşünce "üç maymunu" oynama bizde... Trafikte slalom yapana yol vermeyince, 14 kurşun sıkma bizde... Dilim dilim karpuz satmak "ekmek arası palamut" diye, köpek balıklarını yedirmek bizde... Etiler'de beraber yaşamanın adına "aşk" Güngören'dekine "fuhuş" damgası vurmak bizde... Spordan anlamayan adamı, tercüman tutmak bizde... İdari menajeri, teknik direktör gibi kullanmak bizde... Çektiğimiz fotoğrafları, bir kulüp başkanının izni olmadan yayımlamamak bizde... 120 milyon dolar para harcayıp, yolunu yapmayı unuttuğumuz stad bizde... Futbolcusunu pataklayanı, kulübe üye yapmak bizde... Takımı şampiyon yapan hocaları kovmak bizde... Say say bitmeyen tuhaflıklardan, sadece bazıları bunlar... *** Haluk Ulusoy, federasyon seçimlerinden bir kaç gün önce, gazetemizi ziyarete gelmişti... Ve o Ulusoy, giderayak iki önemli konunun altını çizmişti bize... Birincisi, bundan böyle maç görüntülerinde yavaş oynatım gösterilip, hakemler konusunda eleştiri yapılmayacak.... İkincisi de; "UEFA Kriterleri'nde" çok titiz davranılacak... Şimdi görüyoruz ki, iki temenni de fiyasko... Üstelik bir kanaldaki hakem yorumcusunun dediğinin tam tersi, diğer kanalda... Örneğin; Denizli - Beşiktaş maçından bir enstantane... İbrahim Akın ceza sahasının içinde yerde... TRT'de yeni hakem yorumcusu, MHK eski başkanı Bülent Yavuz "Yüzde yüz penaltı ve bir de sarı kart" diyor... Lig TV'de Erman Toroğlu'nun "İbrahim kendini yere attı, gördüğü sarı kart haklı" yorumu... Bunlardan bir tanesi yalancının kralı... Bunlardan biri, bu işi hiç bilmiyor... Bu gibi çelişkili yorumlar, Türk futbolunu miksere atıp karıştırmakla eşdeğer... Ama televizyonların milyarlar akıttığı bu tip insanlar, ülkenin şartlarında krallar gibi yaşamaya devam ediyor... Türk futbolu umurunda mı onların? Mesleğimiz, ayaklar altında... Denetim yok, giren çıkan belli değil çünkü... *** Bir kaç gün önce İstanbul Valisi ekranlarda konuşuyor: "Güvenlik kameralarının olmadığı stadlara, maç vermeyeceğiz!" Çok doğru... Federasyon, İstanbulspor'un sahasını nasıl "UEFA Kriterleri'ne" uydurup "Buyurun maça" diyor ki?.. Sokaklarında silahların sıkıldığı, gazetecilerin dövülüp, parmaklarının kırıldığı "Çekme lan" diye kamera ve fotoğraf makinelerine zarar verildiği bir ortamın, neresi "UEFA Kriterleri'ne" uygun?.. Tam 5 senedir UEFA "Bir an evvel eksiklerinizi giderin, istediklerimizi yerine getirin" diye çırpınıyor... Ama bizde bir "Ağustos Böceği" uyuşukluğu... Futbolda Şiddeti Önleme Yasası çıktı da ne oldu? Nerede sahaya bıçak atıp, teknik direktörü çenesinden yaralayanlar? Nerede beleş bilet için birbirine silah çekip, arada da, gazetecileri pataklayanlar? Nerede karaborsacılar? Nerede otopark mafyaları? Yasa, adıyla değil, yaptırımıyla ve uygulayıcıları ile gündemde kalmalı... ??? Yarısı olmayan üst geçiti yapan da biziz, ciddi spor işlerinden kaytaran da... Yumurtanın kapıya dayanmasını beklerken, kaytarıcılığın en büyük örneğini verdik yıllarca... Biz hep; merdivenin sonuna kadar geldiğimizde, onun yanlış duvara dayanmış olduğunu anlarız... Ama şimdi, önemli olan, ortaya çıkıp "Daha vaktimiz var, gün ola harman ola" demek zamanı değildir artık... "Akıllı köprü arayıncaya kadar, deli suyu geçer" diye, boşuna dememişler... İşte, İstanbul kadar ülke nüfusuna sahip Yunanistan, olimpiyat görüntüleri ile göz kamaştırıyor... Nasıl uzun yolculuklar tek adımla başlarsa, sporumuzu güzelleştirecek cesaretli adımları atacak spor adamlarımızı, hem özlüyor, hem gözlüyoruz artık.... Eyyam yapmayan, sadece günü kurtarmayan, sporu spor gibi gören, emeğe, kanunlara saygılı, eşit yaklaşımcı, bir avuç ciddi insana öyle çok ihtiyacımız var ki...