Bir başka dünya

A -
A +

"Ben bir bahçıvanım... Güllerim var nazlı mı, nazlı; sümbüllerim var, asil mi, asil... Ve ıssız yerlerde açan zambaklarım... Çorak topraklarda yetiştiriyorum bu çiçekleri... Susuz diyarlarda... Ve yardım istiyorum sizden..." *** Bu güzel ve buram buram duygu kokan dizileri, Van'ın "varoş" diye tabir edilen bir mahallesinde, yolları diz boyu çamurlar yarıla yarıla gidilen bir okulun, Türkçe öğretmeni göndermiş bize... 3400 öğrencinin sadece 200'ünde kitap olan okulu için, utana sıkıla kitap istiyor... Hani bizim, okumadan kenara attığımız kitapları... Yahut da, sadece renklerine ve kapak dizaynına göre alıp, bir köşeye sıkıştırdığımız, her türlü kitaba muhtaç bu okul... "Güvercinlerin kanatlarında göndereceğiniz her bir kitap, yavrularıma, gidemedikleri diyarlardan masallar okuyacak, göremedikleri, yapamadıkları güzelliklerin resimlerini çizecek gözbebeklerine" Sadece bu değil ki, insanın içini sızlatan yakarışlar... İşte Şırnak Kız meslek Lisesi Müdiresi Dilek Tatar'ın, yine duygu ve insanın tüylerini diken diken eden satırları: "Beni yanlış anlamayın... Değerlendirebildiğiniz ürünlere değil, sadece çöpe atmayı düşündüklerinize talibiz... Kaçık bir çorap, kırık bir biblo, yırtık bir fanila..." Bütün bunları, düzenleyecekleri kermeste paraya çevirip, çoğu köylerden gelen ve öğle yemeği yiyemeyen öğrencilerin, doyması için harcamayı planlayan Dilek Öğretmen gibi daha niceleri var listemizde... Koyun boğazlar gibi, cinayetlerin göz kırpılmadan işlendiği, gencecik delikanlılarımızın, kalleş pusularda şehit verildiği "yan baktı" diye üzerine bir şarjör kurşun boşaltıldığı, elindeki tek bilezik için kolu kesilen bayanların her gün gündeme düştüğü günümüze, biraz da vicdani yönümüzün damga vurması gerekmiyor mu? Spor sahalarını, Roma Arenaları gibi görmek, orada kan akıtmak, küfürle, tükürükle insanları boğmak, sanki tüm işlerimizi bitirip, yapacak bir şeyin kalmadığı gibi bir hayat yaşamak neyimize bizim? İçi kan ağlayan, bir yırtık çoraba bile muhtaç çocukların, okumak için çırpındıkları ama "imkânsızlıkların çemberinde" sıkıştığı günümüzde, biraz da "vicdani yönümüzün" ağır basması gerekmiyor mu? Yani, bizim işimiz, sadece tribünlere "Ölmeye... Ölmeye... Ölmeye geldik" gibi sloganlarla, gözümüzün kenarına "at gözlüğü" mü takmak... Ölünecek yer var... Dövünülecek yer... *** F.Bahçe şampiyon olsa ne yazar... Beşiktaş veya G.Saray şampiyon olsa ne yazar... Netice de, düşmanlık tohumları mı azalacak? Kardeş kardeşe mi sarılacak? Yoksa maç bitimlerinde olduğu gibi rakip takım taraftarına "Sağlıklı yaşam koşusu mu" yaptırılmayacak? Televizyonlarda, reyting için, ağzı köpüre köpüre ve saldırdığı kişinin, kişilik haklarını hiçe sayarak aşağılayanlara kalite mi gelecek? Konuşma ve yazma özürlüler, diksiyon ve edebiyat konularında mesafe mi alacak? Yöneticilerin, şirin gözükme taktiklerinde bir değişme mi olacak? Kulüpler, vergilerini, adalet ve hakkaniyet ölçüleri içinde devlete takdim mi edecekler? Taraftarlar, deplasmana gittiklerinde, tribünlerde balık ağları içindeki çirkin görüntüden mi kurtulacak? Kol kola maça girilip, kol kola mı çıkılacak? Stada giderken, evden, tek parça çıkılıp, yine tek parça ve sağlıklı, sıhhatli bir biçimde dönüş mü olacak? *** Senenin 9 ayı kar altında kalan, yolları kapanan insanların çektikleri çilenin farkında bile olmayan insanların, duygusal yönlerinin depreşmesi için, kültür seviyelerini yükseltmesi ve sanatsal işlere el atması gerekir bu ülkede... Kitap okumayan, kitapların yapraklarını çekirdek külâhı yapan bir zihniyetin fertleri, sadece kendi sofrasını değil, kuru ekmek dışında bir katık bulamayan genç beyinlerin ve günahsız toplumların hallerinden de, az çok anlamalı ve onların "hayat filmleri" gözlerinin önünden geçmelidir... Ancak o zaman, boş işlerle vakit geçirdiğimizi anlayabiliriz... O zaman, insanlıktan nasibimizi alabiliriz... Ve ancak o zaman, sadece menfaat, rant, liderlik, bencillik düşüncelerinden sıyrılır, bu ülkede, bir delik çoraba, bir yırtık giysiye, bir kitaba muhtaç insanların varlığından haberdar olabiliriz... Bunlar zor işler değil... Aslında, herkesin, hayat felsefelerinin dümenini, az da olsa bu tarafa kırmaları ve bakış açılarını her zamankinden farklı yöne çevirmeleri gerekir... Sadece ufak bir dokunuş, ufak bir istekle... İnsanlıktan uzaklaşmama adına, bu bir görevdir aslında... NOT: Van'da, kitap ihtiyacı olan okul: Fevzi Geyik İlköğretim Okulu Tel:0432 216 67 23- 0505 398 06 56 (Öğr: Erhan Şimşek) Şırnak'ta, eski eşyalarınızı talep eden okul: Nazmiye Demirel Kız Meslek Lisesi Tel: 0486 216 17 34 (Öğr: Dilek Tatar)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.