Vay... Vay... Vay... Dün gece Beşiktaş'ı seyretmeyenler, sakın ola ki; bu takıma dil uzatmasın... Bu Beşiktaş'ı seyretmeyen taraftar da, sakın hep eskilerle övünmesin... Futbol ancak bu kadar güzelliklerle süslenir... Ancak bu kadar zevk duyulur hale getirilir... Ve ancak bu kadar mükemmel oynanır... Lucescu, anıtı dikilecek adam olmuştur bundan böyle... Taş Devri, Yontma Taş Devri, Tunç Devri'nden Platin Devri'ne taşımıştır bu Beşiktaş'ı... G.Saray'da "Emanete ihanet etmeyen" adam olarak tarihe geçen Lucescu, bu gidişle Beşiktaş'ın 100.Yılı'nda "Anıt adam" olacaktır... Başta da söyledik ya, dün geceki Beşiktaş bir harikaydı, bir başka havada, başka bir süksedeydi... Tribünden takip ederken, o pozisyon zenginliğinden başımız döndü... Alkışlamaktan avuçlarımız patladı... "Hiç mi hata yapmadılar?" diye sorarsanız, cevap verelim: Evet hiç hata yapmadılar... Göz boyamadılar, göz okşadılar, gönül aldılar... Hani F.Bahçe'de Ortega'sız bol goller konuşuluyor ya, dün de Sergen'siz Beşiktaş'ın neler yapabileceğini cümle alem gördü... Bir Nouma vardı sahada... Bizlere küçük dilimizi yutturdu zarafetiyle, hırsıyla, futboluyla... Dün ilk defa tribünlerin umumi arzusu ile değil; bileğinin hakkıyla forma buldu... O Beşiktaş seyircisi Nouma'nın doyumsuz çalışkanlığı ve pozitifliği karşısında çıldırmasın da ne yapsın? Nouma dün gece Beşiktaş'ın ayrılmaz bir parçası olduğunu resmen tescil ettirdi... Beşiktaş defansının neredeyse, "Bu gece bize ihtiyacınız yok" dercesine rahat olduğu İnönü'de İlhan'ın, İbrahim'in Dobrowski'nin futbollarının üzerindeki isim, Ahmet Yıldırım'dı... Bu delikanlı dün bir organizatördü... Bir usta, bir yıldızdı... Hiç bitmesini istemediğimiz gecede; görünmez kahraman ise hakem Hamza Mısır'dı... Eski foto muhabiri, yeni hakem bu delikanlı maçta adeta kendisini kaybettirip; futbolun güzelliğine asla takoz olmadı... Teşekkürler Beşiktaş... Teşekkürler Hamza Mısır... Teşekkürler mertçe mücadele veren Adanaspor...