Bir esnemelik kısa ömür...

A -
A +

Neler oluyor bu ülkede? Genç bir tiyatrocu, sahne dekorunun kafasına düşmesi sonucu, hayata "beyin ölümü" teşhisinden sonra veda ediyor... Genç bir delikanlı, ilk defa geldiği İnönü Stadı 'nda, bıçak darbeleri yüzünden gözlerini hayata kapatıyor... AB kapısında tarih beklerken, bir beton mikseri, yokuş aşağı, önüne ne gelirse sürükleyip, 14 yaşındaki bir çocuğu paramparça ediyor... Kapkaç, kız kaçırma, okul önlerinde öğrencileri zehirleme programları, trafik yumağı, ne ararsanız var bu Türkiye 'de... *** Bu kadar üzüntünün arasında "Gelinim olur musun?" diye tepeden tırnağa "saçmalık" kokan bir televizyon programında "tipik bir kaynana" oğlunun sevgisini hiçe sayıp, kız beğenmiyor... "Ünlüler Çiftliği" diye lânse edilen ama Türkiye 'nin ne kadar problemli insanları varsa, onların doluştuğu "rezalet" bir evde, topluma bir şey verdiklerini zannedenlerin "rahat batan" halleri ekranları kaplıyor... Can derdindekilerin acılarına bir bakın, bir de şöhreti öyle veya böyle yakalamak isteyenlerin komik ve rezil hallerine... Doların her fırladığında, benzine zammı saniye kaçırmayanların, petrol fiyatlarının dibe vurduğu bir anda kıllarının kıpırdamadığı ülkede, saçmalıklar, cinayetler ve kavgalar eksik olur mu? Siniri öyle veya böyle beynine çıkmış insanların, gözlerini döndüren sebepleri bir yerde değil, bin yerde aramalıdır bu ülke... Sevgiyi, saygıyı, arkadaşlığı, dostluğu ortadan kaldıranlar, adam gibi yaşam şartlarını bulamamanın çaresizliği ile kaderlerini başka saçma yollarda arıyorsa, biz dağılmış bir toplumdan başkası olamayız... *** Beşiktaş Kulübü'nün "3 maç" saha kapatma cezası ile burun buruna geldiği bir günde, tüm yöneticiler UEFA Kupası 'nda S.Bükreş ile oynanan karşılaşmayı bir "jest olsun" diye, taraftarıyla kapalı tribünde seyretti... Hem de, eşleri ve çocukları ile tam kadro halinde... Ama o maçın başlamasına dakikalar kala bütün stad, koro halinde basının ne "o..... çocukluğunu" ne de "yumuşaklığını" bıraktı... Dakikalarca sürdü bu haykırış... Yâni bizler, onlara göre, bu toplumun "itilmiş" ve "hafif meşrep" insanlarıydık... Ama işin en acı yanı, birilerinin yanlış yönlendirdiği o taraftarın, ölmüş anamıza, babamıza sövmesi değil, o maçı kapalıda seyreden Beşiktaş Yönetim Kurulu 'nun bazı üye ve ailelerinin de, o müthiş koroya eşlik etmeleriydi... Yâni yönetim, taraftarına "jest yapmak" için değil "içini boşaltmak", basına karşı "kinini kusmak" için tribüne çıkmıştı... Bir el hareketiyle, susturacakları toplumu, orkestra şefi gibi yönetenler, dileriz rahatlamışlardır (!) *** Kimin ne alıp veremediği var bu basınla?.. Bir - iki "sonradan olma" yazar ve yorumcu için tüm basını hedef alan zihniyet, önce düşüncelerini süzgeçten geçirmelidir... Yaptıkları doğruları bir tarafa, yanlışları da diğer tarafa yazsınlar bakalım... Onlar önce, kendilerine transfer döneminde "bomba" gibi gösterilen yenilerin yarısının kadroya bile girememesinin sebeplerini sorsunlar birilerine... Bedava bilet veya turnikelerden üçer beşer geçip, sezon öncesi tıkır tıkır parayı sayıp kombine bilet alanların yasal yerlerine oturanları, o gözü dönmüşleri ayıklasınlar aralarından... Sahada rakip futbolcuya "parmakla tacizde" bulunan futbolcusunun arkasına geçip onu "güçlü milli damat" gibi göklere çıkartıp, cezasını katlayacaklarına, affedilmesi için devreye hatırlı kişileri sokup, Tahkim Kurulu 'nu etki altına alanları ayıplasınlar... Sahada futbolu düşünmekten çok, Kıbrıs 'taki kumarhanelere yüklü borç takan ve onu sildirebilmek için "birilerini" araya sokan futbolcusundan "medet ummasın" bazıları önce... O basını "Etiler'in yumuşaklarıyla" karıştırıp bağıranlar, 15 maçta 22 puan kaybeden ama "bir kuruş" para cezasına çarptırılmayan, "kadro dışı" bile bırakılmayan futbolcusunu ve yöneticisini sorguya çeksin önce... *** Basını protestonun türlü şekilleri vardır... Beğenmediğini okumazsın, dinlemezsin olur biter... Aramızdaki üç - beş çürük için, hepimizin içini dışını deşmek ne taraftara, ne yönetimlere yakışıyor... Bizi bu ülkede "terörist" yaptılar, "yumuşak" saydılar "cahil sınıfına" koydular, adımızı "mikser" taktılar... Başarısızlıkla burun buruna geldiklerinde, hep "zeytinyağı" gibi üste çıkanlar, "YETER" artık... Bize kirli çamaşırlarınızı tek tek döktürtmeyin... O zaman kim "siyah", kim "beyaz" görürüz... Eyy bizlere sataşan, bizim hep güzel görmeye çalıştıklarımız... Hollywood 'un ünlü yıldızı Bette Midler 'ın şu sözü hepinizin kulağına küpe olsun: "Sizi eşsiz yapan şeyin değerini her zaman bilin, çünkü o giderse, siz bir esnemeden ibaret kalırsınız!"

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.