Bir varmış bir yokmuş

A -
A +

İster masal deyin, ister bir şiir... İstanbul çok ağır misafirlerini mükemmel ağırladığı gecede; o misafirler futbol ziyafetine doyamadı. Doyamadı. Çünkü, hiçbir 90 dakika bugüne kadar böylesine çabuk tükenmedi. Her dakikası buram buram futbol kokan bir finalde ne ararsanız vardı. Biz bir lig şampiyonluğu ile Türkiye'yi ayağa kaldırırken, böylesine bir mücadeleye neler feda etmeyiz neler... Helâl sana Milan, helâl sana Liverpool. ??? Olimpiyat Stadı'nda "Acaba bir rezalet yaşanır mı?" endişelerinin toprağa gömüldüğü gecede, muhteşemlik adına ne varsa ona şahit olduk. Ama Allahım! O ne seyirci? "Asla yalnız yürümeyeceksin!" diyen 30 bin kişilik koronun tek falso yapmadığı Liverpool cephesi görüntünün yanına ses ekleyerek "bir İngiliz ateşi" gösterisi sundu adeta. Yenilen gollere olan üzüntülerini çabuk unutup Liverpool için canlarını verecek kadar fedakâr olduklarını gösterdiler. Ya Milan cephesi. Sanki 19 Mayıs gösterilerindeki tribün şovları kadar mükemmel enstantenelerle resmen seyredenleri büyüledi. Kırmızı ve siyahı beyazla ayıran bayraklarla inanılmaz keyifli dakikalar yaşarlarken, disiplinli bir ordu gibi tribün şovu sundular bizlere. Ağzımız açık kaldı. ??? Daha 58'inci saniyede Maldini ile golü bulan Milan, maçın kaderini daha işin başında çizmeyi kafasına koymuştu. Liverpool'un bu şok golle oyun disiplini ve hele Kewell'in sakatlanıp çıkmasıyla da şablonu bozuluverdi. Cafu, Nesta, Stam ve Maldini'den kurulu defans; ilk 45 dakikada bir tek hata, bir tek falso yapmazken böylesine mükemmel bir dayanışmaya ilk defa şahit olduk. Her teknik direktörün "Keşke elimde onun gibi birisi olsa" dediği Gattuso'nun ve Seedorf'un tükenmeyen enerjileri Milan'ın canına can katıyordu. Ama İtalyan takımında bir isim vardı ki, dün gece işte ona hep beraber şapka çıkardık. Bu adam Pirlo'ydu. Her golde imzası, her atakta izi vardı onun. İlk yarıda atılan 3 gol, finalin adını erken koyduruyordu sanki... ??? Ama bir ikinci yarı başladı ki, anlatılması çok zor. Milan'ın rehavete kapıldığı 15 dakikada 3 gol birden bulan Liverpool, bir anda maça inanılmaz bir heyecan getirdi. Sahadaki futbol coştu. Tribünler coştu. Aman Allahım bu nasıl şey! Futbol bu kadar mı güzel olur? Heyecan bu kadar mı muhteşemliğe bürünür? 90 dakikalarına doyamadıklarımız, bizi bir 120 dakikaya o da yetmedi penaltılara götürmez mi? En büyük kupa bu kadar mı hak edilir? O kupanın hakkı bu kadar mı verilir? Önce Liverpool'u, sonra da Milan'ı kucaklıyor, kutluyor ve bir gün tekrar bekliyoruz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.