Türkiye'de kim alkışlanır? Kime "Helâl olsun" denir? Hangi kriterlere göre, insanlar sınıflandırılır? Neye göre başarı puanı verilir? Kimler "Haybeden" adam yerine konur? Nedir bunun ölçüsü, nedir alkışın bedeli? Ve nedir insana değer vermenin ölçüsü? Lucescu, Fatih Terim gibi başında bulunduğu takımı, 4 yılda, 4 şampiyonluğa taşımış birinin ardından G.Saray'a gelirken, herkes onu "Tefe" koymuştu... Bu gelişe "Delilik" diyenlerden tutun da, G.Saray yönetiminin basiretsizliğine isyan edenlerin tehditlerine kadar, tüm olumsuzluklar yaşandı... Lucescu mu kalmıştı koca G.Saray'a? Bu Rumen'le mi "4 yaldızlı yılın" kaymağı yenecekti? Türk Medyası'na alay olacak bir eğlence mi acele bulunmuştu? Bütün bunları yaşadık biz... Tüm aşağılamalara rağmen, bir gün olsun basın için ağzından kötü söz çıkmayan bir adamın "Olgunluğu" ve "Efendiliği" karşısında ezilmeden, yüzler kızarmadan ateşe devam edildi... İnsanlık ve merhamet dersi karşısında karnelere atılan sıfırların umurunda olmadan "Bir yalnız adam" daha da yalnızlığa itilmeye çalışıldı... Lucescu'yu "Çiğ çiğ" yemek için ne lâzımsa yapıldı... O Lucescu ki, Terim zamanında şampiyon olan ekipten 10 as futbolcusunun parasızlık yüzünden gönderilmesine rağmen, bir takımın nasıl zirvede tutulması gerektiğini ve Avrupa'ya nasıl kök söktürüleceğini kafalara dank ede ede soktu... Lucescu, Türkiye'ye gelmiş "En beyefendi, en insancıl, en sessiz" ama "En bilgili insan" olduğunu, inatla ve sabırla bizlere ders verircesine öğretti... Kendisini, kariyerini, hocalığını ve insanlığını bizlere kabul ettirdi... Şimdi, onu elinden kaçıranlar, şampiyon yaptığı halde takımdan kovanlar, pişmanlık ve kıskançlık krizleri içinde alkışlamak zorunda kalıyor... Lucescu, Florya'dan, Nevzat Demir Tesisleri'ne uzanan yolda, bir birikim, bir insanlık, bir bilgi yükünü de yanında götürürken, Beşiktaş'ın şansı da, ayaklanmış geliyordu... Ona sahip çıkanlar, bugün Türkiye'nin en başarılı idarecileri konumundadır... Lucescu zaten Türkiye için şanstı, bu şansı G.Saray sabırla kullanmasını eski hocasının uğruna harcarken, şimdi, ezeli rakibinin krallığını ne yazık ki kabul etmek zorunda kalıyordu... Bakınız bugün, bir başkanın 9. teknik adamı da, "Defol" nidaları arasında istenmiyor... 70 milyon dolarlık transfer yapıp, hayâl kırıklığı yaşatanlar ıslıklanıyor... Rüştü gibi bir kaleciye sahip olanlar, ona, eskiden "Kurtar bizi" diye sarılırken, şimdi "Git, kendini kurtar" diye acıyorlar... Fatih Terim gibi bu sezon "Transfer yanlışlığı imparatoruna" lâf edemeyen bazı medya mensupları, hâlâ daha Lucescu'ya dil uzatabiliyor, başkalarının çirkinliklerini ondan çıkarmaya çalışabiliyorlarsa, yazıklar olsun... Lucescu gibi "Adam gibi adam" bir teknik adam önünde, inatla korkaklık, futbolu çirkinleştirme gibi komik lâflarla eleştiri ortamı sunanlara, bu Türkiye nasıl olsa bir gün not verecektir!.. "Beşiktaş lider ama az gol atıyor" gibi komik eleştiri noktaları ile "Adam karalama sanatı yapanlar" niye en az gol yiyen, Avrupa arenasında savaşa devam eden, Türkiye'de iki cephede de aslanlar gibi çarpışan "Namağlup" bir takıma, niçin tek satır övgü yağdırmazlar acaba? Adam daha ne yapsın? Bunlara yaranmak için, 5 yabancı alıp, işe yaramaz diye gönderip, yerine yenileri için milyon dolarlar mı harcatsın? 22 milyon dolarlık Arjantinli'nin bitmeyen kaprisleri karşısında, onun her arzusuna boyun mu eğsin? Kalesinde fazla gol görmek uğruna rakibe her maçta 5-6 gol atma çabaları içine girip "Çorba sistemi" mi uygulasın? F.Bahçe'ye tek gol fırsatı verme, G.Saray'ı evinde devir, ligde namağlup ol, kalende sadece 9 gol gör, üç cephede mücadele ver, futbolcuna baba gibi yaklaş, para isteme, ikide bir ağlama, fakat yine de bazılarımıza yaranama... Bu yaranılmayanlar, hâlâ daha F.Bahçe'nin antrenmanlarındaki golleri manşete çıkıp övgü yağdırsın... Bir maçı oynamamak için kaçak güreşen, hakeme yalvaran, ince hesap içine girenleri hoca saysın, yönetici saysın... Varsın Lucescu'yu içine sindiremesin... Bu Türkiye'de onu sevenler de var, elini sıkanlar da... Lucescu, kulis yapmaz.... Lucescu, adam kayırmaz... Lucescu, transferlerden "Avanta" almaz... Lucescu, sadece verir... Ders verir, insanlık verir, yapılmasını kesinlikle istediği emir verir... Çünkü başarı, böyle gelir... Altın gibi kalbi, insan gibi yaklaşımı, süper hocalık kariyeriyle Lucescu, üç beş kişinin diline düştü diye, mundar olmaz...