"Yaşıyorsan sebebim, ölürsem nedenimsin" diye bir pankart. Beşiktaş'a kapılıp, gitmenin bundan daha güzel anlatımı olamaz. Hani "evlat bizim" diye her çirkinliğe siper olan anne gibi, taraftarı da Beşiktaş'ı ele güne kaptırmamak için haysiyet savaşı veriyor. Her yanlışa alkış tutuyor. Ama o evlat, evlatlığını pek bilmiyor ki. Kafası haşaralığa çalışıyor da, futbola merakı hiç mi hiç yok. Bodo'yu Avrupa futbolunda adam yerine koyan kim var acaba? Kendi liglerinde düşmemek için çırpınan Norveç futbolunun en garip, en zayıf ekiplerinden biri o. Ama onlar futbol terbiyesini kafalarının aldığı kadar içlerine sindirmiş bir takım yine de... Görev paylaşımları, inanın Beşiktaş'tan kat kat üstün. Nasıl defans yapacaklarını, hücuma en kestirme yoldan nasıl gidileceğini Beşiktaş'tan daha iyi tatbikata koyuyorlar. Tek zayıf noktaları, forvetteki dağınıklıkları. Onlar için UEFA Kupası zaten lüksünde lüksüydü. En kısa zamanda bu platformdan çekilirken, fazla üzülmediler. Çünkü onların eti de, butu da belliydi zaten. Beşiktaş'ta bir defa pişmiş aşa su katıldı. Del Bosque omuzunda taşıdığı apoletleri Türkiye'de 7 maçta söktürüp, sıradan bir er durumuna düşürüldü bir kere. Yama tutmayan dikişe iğne batırmak neyse, Del Bosque'nin karaya oturttuğu Beşiktaş gemisini yüzdürmeye çalışması da aynı şey. Dün gece daha önce 18'e bile hasret bıraktığı Fatih Sonkaya, Çağdaş gibi futbolcularından medet umması onun son çırpınışlarıydı. Sanki, "Beni işte bu futbolcular rezil etti" diye Ali Güneş, Sergen, Okan, Murat gibi isimleri ilk 11'de düşünmedi dün gece. Ama Ahmet Yıldırım, İbrahim Üzülmez, İbrahim Toraman gibilerinin de vazgeçilmezi olduğun ilân etti. Beşiktaş'ın Bodo gibi bir kasaba takımını UEFA'dan itmesini "Büyük başarı" diye düşünmek yanılgıların en büyüğü olur. Eğer bu Bodo elenmeseydi, dün gece İnönü'de büyük bir cenaze merasimi olurdu. Beşiktaş yine hiçbir şey oynamadı. Tayfun'un çırpınışları, İbrahim Üzülmez'in en derli toplu futbolunu çıkarın; geriye koca bir "hiç" kalır akıllarda. Beşiktaş, dün gece bir büyük devirmedi. Sanki bir çocuk dövdü o kadar.