Bırakın oynasınlar!

A -
A +

Antalyaspor-G.Saray karşılaşmasından sonra Fatih Terim, sanki şampiyonluk gitmiş gibi ortalığı ayağa kaldırdı... "Yunus Yıldırım maçı 3 dakika uzatarak hata yapmıştır... En az 7 dakika olmalıydı bu uzatma." Bir teknik adamın normal süresi golsüz bitmiş bir maçta uzatma dakikalarının azlığına isyan etmesi normal... Ama adama da demezler mi "Ey hocam... Senin takımın 90 dakikada sadece bir gol pozisyonu bulabilmişse; ortaya futbolun güzellikleri adına en ufak bir enstantane koyamamışsa, bu karşılaşma bir 90 dakika daha uzasa ne olur?" Sevgili Fatih Terim sadece 3 dakikanın mazeretine sığınacak kadar takımını ve kendini küçültmemeliydi... İstatistiklere baktığımızda 90 dakikalık karşılaşmada topla oynama süresi en fazla 55 dakika... Yani bugüne kadar (belki dünyada bir-iki maç dışında) bir istisna görmedik, duymadık... Taca, auta, kornere çıkan toplar; kalecinin ellerinde eriyen, faul atışlarında, baraj yapma, itiraz etme gibi vakit geçirmeler; kartlara itirazlar bir maçın en az 35-40 dakikasını alıyor... Antalya - G.Saray maçında da durum aynıydı... Ama koca Fatih Terim, pozisyon bulamayan takımını değil, 3 dakika daha oynatmayan hakemi suçladı... On birde sahaya sürdüğü Aydın'ın sahada 70 dakika gezintisine göz yumacak; Eboue'nin 81 dakikalık vurdumduymazlığını ve tembelliğini görmeyecek... Sonra da "Nerde benim 3 dakikam" diye isyan edecek! UEFA "Oynayana prim verin" diye, sahada futbol adına bir şeyler yapmaya çalışanları kastederek talimat veriyor... İyi güzel de, Antalya maçında sahada gezinen G.Saray'a prim vermek, ayıp olmaz mıydı? Suçlamanın da, bahanelerin de bir kalıbı olmalı... Üstelik Terim; bu suçlamalarına yayıncı kuruluşu da alet edip, kronometre tutturdu... Şansal, resmen Terim'in dolduruşuna gelip, her maçta olan olağan görüntüleri, sanki ilk defa oluyormuşçasına ekranlara taşıdı... Bunun adı resmen "Tufaya gelmektir" sevgili Şansal... 2 puanın bedeli Trabzonspor Başkanı Sadri Şener, belki çok esprili, belki çok iyi niyetli ama bunun takımına zarar verdiğinin ne zaman farkına varacak? Sen 3.5 milyon euro bonservis bedeli ödeyip Volkan Şen'i alacaksın ama Bursaspor yönetiminin "Bize karşı oynatmayın" ricasını ciddiye alıp Volkan'ı kadroya bile aldırmayacaksın... Haa... Volkan oynasaydı Trabzonspor yüzde yüz galip mi gelirdi? O şüpheli... Ama senin takır takır para sayıp aldığın adam, rica falan dinlemeden eğer formdaysa oynar arkadaş... Şenol Hocayı da anlamak zor... Elinde böyle bir maçta Volkan gibi adamın eşi yokken "Başüstüne başkanım" demesi de etik ama doğru değil bizce... "Koskoca Trabzonspor Volkan'a mı kaldı" diyen başkana söyleyecek ne sözümüz olabilir ki... Ama insan ister istemez düşünüyor... Taraftar şimdi, verilen söze mi alkış tutsun, yoksa kaçan iki puana mı ağlasın? Hatırlarsanız, o Trabzon geçen sezon kendi sahasında oynadığı A.Gücü maçında bıraktığı puanlar yüzünden şampiyonluğu kaybetmişti... Peki, o maçta rakibe beraberliği getiren kimdi? Trabzonspor'un A.Gücü'ne "kiralık" verdiği Gabric... İyi söz vermeler Sadri Başkan... Bu Türkiye'de parayı veren, düdüğü çalar... Ama söz; şampiyonluğa bedelse, o başka... Geriye dön marş! "Mehmet Ali Aydınlar'ı, ifadesi alınmak üzere Haysiyet Divanı'na verdik!" İmza; Yüksel Günay, F.Bahçe Yüksek Divan Kurulu Başkanı... "Mehmet Ali Aydınlar, Türk futbolunu, içinden çıkılmaz hale getirmiştir. Derhal istifa etmelidir." İmza; Nihat Özdemir; F.Bahçe 2. Başkanı... Üstelik bütün bu konuşmalardan sonra Mehmet Ali Aydınlar'ın sahibi olduğu Acıbadem'in 10 milyon dolarlık sponsorluk anlaşması da "pire için yorgan yakarcasına" iptal edilmişti... Bunlar 4-5 yıl önce söylenmiş sözler ve icraatlar değil... Sadece 3 ay önce, ekranlarda, gazetelerde çarşaf çarşaf yer alan ifadeler... Peki ya bugün? "TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar'ın, Türk Futbolunun ve F.Bahçe'nin haklarını uluslararası platformda savunacağına inancım tamdır." İmza; Nihat Özdemir... "Federasyona çatmayalım... Onlar görevlerini yapıyorlar... Onlara anlayış gösterelim." İmza; Yüksel Günay... 3 ay önce o yanlış beyanatlar yüzünden taraftarlar sokaklara dökülmüş, federasyon binası önünde Aydınlar'a hakaretler yağdırılmıştı... İşte bu olaylar gösteriyor ki, F.Bahçe yöneticileri, öfke ile kalkıp, zararla yerlerine oturuyor... Konuşmak bir sanattır ama daha önemlisi yönetici olmak daha büyük bir sanattır...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.