Seçim sathına girmişken, dönen dolaplardan groki duruma düştük... Dönekliği prensip edinmiş menfaat bezirganları, ülkelerini zerre kadar düşünmediklerini artık çekinmeden deşifre ediyor... Varsın bu ülkenin 250 milyar dolar borcu bulunsun... Varsın 250 milyon maaşla ev kirası, mutfak gideri, okul masrafları yapan aileler dram yaşasın... Varsın emekli kuyruklarında dilenci muamelesi gören yaşlılar çile çeksin... Kimin umurunda... Varsa yoksa menfaat... Varsa yoksa saltanat... Mâlûm, günün menüsü F.Bahçe... Bir gün huzurlu, bir gün mutluluk dolu, bir gün dedikodudan uzak yaşayamayan kulübümüz... Birileri, kendi menfaatleri için, bu güzelim takımı satranç piyonu gibi oradan oraya oturtuyor... Onların umurunda olmayan milyonlarca F.Bahçe seveni ise dönen dolaplar yüzünden patlama noktasında... Bu kulübün üzerindeki eller, her gün sarı-lacivertli renklerden bir şeyler alıp götürüyor... Doğruyu yaptık zannedenler ise, kendi yanlışlarını asla görmeden hâlâ daha beyliklerini sürdürmüyorlar mı, işte işin en acı yanı bu... F.Bahçe'yi adeta bir aile şirketi haline getiren "Parayı veren düdüğü çalar" hesabı içindeki başkanı, çare üreteceğine, bu takımı her geçen gün daha da batağa sürüklüyor... F.Bahçe'yi aile şirketi gibi görmek yanlışlığı, tam 5.5 yıldan beri taraftara kahır mektubu yazdırırken, ne bir olumlu gelişme, ne bir gurur verici başarı, ne de huzur bu camianın yakınına bile yaklaşamıyor... Maçları televizyondan yayınlayan kuruluşta, kendine bir mekân bulmuş Rıdvan Dilmen haftalardır sallıyor... Sanki kendisinin çok başarılı bir teknik direktörlük geçmişi varmış gibi... Rıdvan, Lorant'a takmış bir kere ya; ona göre, dünyanın en beceriksiz hocası bu Alman... O Rıdvan'ın ne olduğunu gerçek F.Bahçeliler bilir... Sarı-lacivertli kulüpteki futbol yaşantısında Rıdvan kaç süper maç oynamış ki? Topu topu 10 tane maçını sayamazsınız... Biz bu günlerde İlhan Mansız'ın çapkınlıklarından bahsediyoruz ya, Rıdvan bir zamanlar İlhan'ın bin katı hızlıydı... Ama onun bir özelliği vardı ki, karda yürür iz bırakmazdı.. Boşuna mı "Şeytan" demişlerdi ona.. Sadece Vanspor'daki gözden uzak başarısıyla teknik direktörlük havası atan Rıdvan, şimdi Lorant'ın sanki kanlı bıçaklısı... Alman'ı her maçta yerden yere vuran, beceriksizlikle suçlayan Rıdvan, oluşturduğu kamuoyuyla F.Bahçe'ye yön verdiğini zannetmektedir.. F.Bahçe'yi "Dünya takımı yapacağım" diyen Aziz Yıldırım'a o zamanlar "Bu iş Lorant'la olmaz" diyemeyenler, şimdi yeni uykudan uyanıyor... Çoğu eski futbolcu "Entrikacı yorumcular" şimdi Oğuz'u F.Bahçe'nin başına tek yetkili yapmak için uğraş veriyor... Oğuz kim yaa?.. 2.5 senelik yardımcı antrenörlük deneyimi onun "Destur" alması mı demektir... Mustafa Denizli başarısızdı, Lorant başarısızdı, Oğuz mu başarılıydı? F.Bahçe, futbolculardan bazılarıyla toplantı yapıp, onları hocalarının aleyhine cephe almaya zorlayan Oğuz'la mı "Dünya takımı" olacak? Faik Çetiner gibi, Aziz Yıldırım'ın direktifi doğrultusunda F.Bahçe'ye lânse edilen, en can dostu Aykut Kocaman'ı bile bir dakikada harcayan Oğuz'la mı gülecek F.Bahçe taraftarı? F.Bahçe'de görünen tek bir gerçek var... 5.5 yıldır görevde kalıp, tam 4 defa ezeli rakibi G.Saray'ın şampiyonluğunu görmüş, bunun altında ezilmemiş ve hâlâ daha "Dediğim dedik, çaldığım düdük" diyen Aziz Yıldırım faktörünün iflâs ettiğidir... Sayın Ali Şen, taa Bodrum'dan boşu boşuna yırtınmıyor... F.Bahçe elden gidiyor, F.Bahçe entrikacı yorumcu, uzaktan kumandalı bizim meslektaşların gölgesinde, keyfi ve bilinçsiz yönetim şekliyle eriyor... Reçete sandıktadır... Ama bu yönetimin tekrar aday olmadığı bir sandıkta...