Biz böyleyiz işte!

A -
A +

Önce adamın, altından girerler, üstünden çıkarlar... Sonra, ne sülalesini bırakırlar, ne mezardaki ölmüş can parçasını... "Pardon" lâfı akıllarına bile gelmez o günler... Halı döver gibi tozunu attıklarının, ruh hallerini alt üst edenler, vicdan muhasebesinden de başarı ile çıktıklarını zanneder... Çünkü gözleri kararmıştır onların... İleri değil, çok ileri gittiklerinin farkına vardıklarında ise vakit geçtir... "Yolcudur Abbas, bağlasan durmaz" *** İki haftadan beri, Ulusoy Federasyonu'na, yaptığı güzelliklerin hatırına ve koruma adına, arka çıktık... Bu federasyonu devirmek için, ortaya konan oyunun çirkinliklerini, ayak oyunlarını kabul edemediğimizi, gerekçeleri ile açıkladık... Bu kadar yıpratılan bir organın, hem kendisine, hem de Türk futboluna faydası olamayacağına olan inancımız nedeni ile, en büyük zararın, dünya plâtformunda, saygınlık kaybetme anlamına geleceğini belirttik... Ulusoy'un, doğruları kadar, yanlışlarının da hatırı sayılır olduğunu ama her şeye rağmen, bu ülkeye bir "Dünya 3. lüğü" iki Avrupa Futbol Finalleri'ne katılma hakkı kazandıran bir federasyona, hiç olmazsa Haziran 2008 de yapılacak şampiyona sonuna kadar, tahammül edilmesi yönünde, düşüncelerimizi belirttik... Çok kısa zaman geçmeden, insanın yanıldığını anlaması ne kadar kötü... Bizim arkasında durduğumuz adamın, bir çırpıda, taviz veren, nabza göre şerbet içiren bir kostüm içine girmesi, sanki "6'lı ganyan" da, yanlış ata oynamak gibi bir hata oldu... *** Şubat ortasında gerçekleşecek "Seçimli Genel Kurul" endişesi, Ulusoy'un tüm vücudunu bir sarmaşık gibi sarmış olmalı ki, şu son iki gün, federasyonuna aldırdığı kararlar, bunun en açık deliliydi sanki... F.Bahçe'nin yıllardan beri "Yabancı kontenjanını arttırın" feryadına, inatla karşı çıkan, bunun Türk futbolunu körelteceğini, yerli futbolcuların önünü keseceğini bahane edip "Aslanlar" gibi karşısında duran adam, iki gün önce, yelkenleri suya indirdi... Hem de, ara transferin bitimine saatler kala... O, stadına gidemediği, o Saraçoğlu tribünlerine "Gelmesin" terslemesi ile "Sen bizim için bitiksin" denilen Ulusoy, dayanma gücünün kırılması ile, sanki Başkan Aziz Yıldırım'ın karşısına geçip, tekmil verircesine "Emriniz yerine getirilmiştir" demişse, bu iş bitmiştir artık... F.Bahçe'nin, her yeni gündeminde, ağzına geleni esirgemeyen ikinci başkanı Nihat Özdemir bile, Ulusoy'u bu kararından dolayı ilk kutlayan kişi olmuşsa, pes doğrusu ... Şimdi kin rüzgarları, yerini dostluk rüzgarlarına bıraktı... Ulusoy için Saraçoğlu yasağı kalkıp, yerini yaldızlı davete bırakacak ve artık, yeni bir dönem açılmış olacaktır... *** İş bununla da bitse iyi... Bu akşam sona ermesi gereken "ara transfer" bile 6+2'nin "bonusu" olarak 6 Şubat'a kadar uzatıldı... Taviz üzerine taviz... Tabii bundan, sadece F.Bahçe değil, stoper arayışlarını bir türlü halledemeyen Beşiktaş, yabancı konusunda belirsizliğini sürdüren G.Saray ve yine yabancı transfer konusunda kararsız kalmış Trabzonspor da keyif aldı... Ulusoy'a karşı olan ve onun değiştirilmesini isteyen bu 4 kulüp, kendilerine "altın tepside sunulan" avantajların bedelini de, Federasyon Genel Kurulu'nda ödeyecektir mutlaka... Naklen yayın konusunda da, daha önce "ikili yayın formülüne" sıcak baktığını belirten Ulusoy, şimdiki havuzdan da "ekstra pay" için bu 4 büyük kulübe gereken kolaylığı gösterirse, 14 Şubat Sevgililer Günündeki" seçimde, Ayhan Bermek ve son anda çıkacak muhtemel siyasi eğilimli adayların şansı da, oldukça azalmış olacaktır... *** Türkiye değişti artık... İnsanlar, dostluklar, düşmanlıklar... Bir yanda, dünyada bile bir eşi bulunmayan, mantar gibi üreyen, alışveriş merkezlerinin ihtişamlığı, bir yanda çöp kutularından mutfağına götüreceği sebze artıklarını toplayan, insanın içini sızlatan tabloların sahipleri... Medeniyetin göbeği dediğimiz Taksim Meydanı'nda karambol fırsatçılığı, 12 yaşındaki yakınını hamile bırakan aşağılık insanlar... Ve bu olumsuzlukların yanında, gölgede kalan güzel işler... Bir zamanlar "Onu asla sevmiyorum" demesine rağmen, Aziz Yıldırım'a 10. yılında, başarı plâketi vermek için, toplantı düzenleyen Ali Şen'in, inanılmaz tutumu... Süreyya Ayhan'ın "doping" uğruna, Türkiye'yi ve kendisini, atletizm çukuruna atması... Bütün bunlar bir yana, Futbol Federasyonu koltuğu için, bundan önceki tüm dirençlerini, doğrularını ayaklar altına alan bir başkan... Burası Türkiye işte... Değişen Türkiye... *** "Bir mıh, bir nalı kurtarır... Bir nal bir atı, bir at bir komutanı... Bir komutan bir orduyu... Bir ordu, bir ülkeyi kurtarır" Bu tamamlayıcılık tanımının yeri, sporumuzun hiç bir yerinde yok ki... Bizim sporumuzda, menfaat var, geleceğin planları değil... Şimdi önümüzde geniş bir yelpaze... Futbol arenasının yelpazesi... Düşüncelerin, kanaatlerin, değiştiği, değişirken de geçmişin unutulduğu bir yelpaze... Ama biz, önce "Lâflara bakacağız, lâf mı" diye... Sonra da "Söyleyenlere bakacağız, adam mı" diye?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.