Geçtiğimiz pazartesi günü TSYD (Türkiye Spor Yazarları Derneği) İstanbul Şubesi'nin Genel Kurulu yapıldı... 600 üyesi olan bir şube, yönetimini ve deneticilerini seçti... Bu kongrenin, derneğimizin adına yakışır şekilde geçmesi için üstün gayret gösterdik... Konuşulması "mutlaka" gereken konuları "şimdilik kaydı ile" rafa kaldırdık... Herkesin bilmediği, bu dernekteki bazı isimlerin foyalarının belgelerle meydana çıkarılması gerekirken, bunları da Genel Merkez Genel Kurulu'na saklama gereğini duyduk... Zamanı geldiğinde, yanlışlıkları duyduğunuzda, göreceksiniz, dudağınız uçuklayacak... TSYD'yi "Egolarını tatmin yeri" gibi algılayanların, artık aramızdan ayıklanma günü de yaklaşmaktadır... Bunlar işin başka bir yönü... *** Ama... 600 seçkin spor yazarını bünyesinde bulunduran, Türkiye'nin en popüler, en elit, en kaliteli kalemlerinin de üyesi bulunduğu bir Genel Kurul haberini, tek sütun da olsa, sayfalarına, ekranlarına taşıyamayan basınımız, bizim başka bir aynamızdır maalesef... 57 medya organından, Hürriyet, Türkiye ve Haber Türk dışında, maalesef 600 üyesi bulunan bir TSYD dernek seçiminin haberini dikkate almamanın tek mazereti dileriz, sadece "atladık" olsun... (Bu üç yayın organı dışında bizim atladığımız olmuşsa, şimdiden özür dileriz) Seçim öncesi, elimizde yetişmişlerin bile, yüzümüze değil, arkamızdan konuşmalarının tek sebebi, bazı aramızdaki yüzkaralarının dolduruşuna gelmiş olmalarından kaynaklanmıştır... Hizmet için, zamanını ayırarak, zor bir işe soyunanların, bazen alkışa, övgüye ve de "Allah razı olsun" temennilerine ihtiyacı vardır... Apolet peşinde koşmayanlarla, megalomanlığı üst seviyeyle taşıyanları, ilk ayırması gerekenler de, yine bu derneğin değerli üyeleridir... Bir gün gücümüzün farkına vardığımızda, inşallah, iş işten geçmemiş olur... Korkmaz'ın tek korkmadığı konu Türkiye'de, Lefter'den daha büyük bir futbolcu var mıydı? Peki o Lefter, sahada futbolculuğun kitabını yazmışken, teknik direktörlükte ne yaptı? Koca bir hiç... Biraz daha zamanımıza yaklaşalım... Rıdvan Dilmen'e "Futbolun Şeytanı" yakıştırmasını, onun kıvrak çalımları ve oyundaki üstün yetenekleri için takmadık mı bizler? Rıdvan'ın, teknik kariyerinden, Vanspor'daki yapraklarını çıkarın, defterinde tek olumlu notunu bulamazsınız... F.Bahçe'de bile 5 maç dayanamamıştır Rıdvan... *** Bülent Korkmaz da, Türk futbolunda kupa kaldırma rekorunu kırmış, 21 yıl G.Saray'a hizmet etmiş, sonunda bir jübile bile çok görülerek bileti kesilmiş biridir... Onu zamanında kıran anlayışın yönetici takımı, bugün Bülent Korkmaz'ın omuzlarına teknik direktörlük apoleti takarak, akılları sıra, ona jest yapmışlardır... Üstelik Bülent Korkmaz'ın, küme düşürdüğü Erciyesspor'daki başarılı çalışması hariç, kariyerinde hiçbir tecrübesi olmamışken, birden, şampiyonluk ve UEFA Kupası kovalayan G.Saray'a getirilmesi, çok sesli bir koroyu da, spor gündemine oturtmuştur... *** Bülent Korkmaz, görünen o ki, G.Saray'ın ağırlığını, bir zamanlar kaptan olarak sırtlasa da, hoca olarak kaldıramamıştır... Kim iddia ederse etsin, lig sonunda Korkmaz'ın yolu, bir daha kesişmemek üzere, G.Saray'dan ayrılacaktır... Çünkü futbol anlayışı yönünden Skibbe döneminde her şeye rağmen, haysiyetli ve göze hoş gelen futbol oynayan sarı-kırmızılı takım, bu alışkanlığını şimdi, sadece Arda, Ayhan ve Baros'un gayretleri dışında, ortaya koyamamaktadır... Ama Bülent Korkmaz'ın tüm yanlışlıklarına rağmen, tek doğrusu, Türk futboluna şımarıklık, kapris ve naz ekleyen Lincoln'ün biletini cesaretle kesmesidir... Onu, bu operasyonu için kutlamamak, haksızlık olur... Bunun adı yiğitliktir aslında... Ve Bülent Korkmaz, G.Saray'da, bu yiğitliğiyle de anılacaktır artık...