Hiç lafı dolaştırmadan Akhisar Belediyespor'a kocaman bir "Helal olsun" diyoruz...
Çünkü onlar "Dere geçerken, at değiştirilmeyeceğini" en iyi bilen yönetim bizce...
Akhisar Belediye, ligin ilk haftalarından itibaren, kendini düşme hattında bulan bir takım...
Her hafta sevenleri tribünlerde eziyet çekti...
"Galiba, asansör takım olduk" diyecek kadar ümitsizdiler...
Böyle durumlarda hep ilk iş olarak teknik direktör kovmanın çare olacağı düşünülür bizim ülkemizde...
Ama onlar "Sonuna kadar" diyerek Teknik direktörleri Hamza Hamzaoğlu'nun arkasında durdu...
İyi de yaptılar...
Şu anda, henüz tehlike sınırından kurtulmasalar da ümitler son derece yüksek...
Akhisar yönetimi, bize göre ligin en dirayetli, en başarılı yönetimidir...
Onlar arkadaşlığın, dostluğun ve kenetlenmenin "Pazara kadar değil, mezara kadar" olduğunu bir kere daha ilan etmişlerdir...
Böyle dostlara can kurban...
Aman dikkat!
Artık telafisi çok zor haftalara girdik ligde...
G.Saray kaçıyor, F.Bahçe'nin inatçı takipçiliği sürüyor...
Sadece zirvede değil ki bu kovalamaca...
Düşme hattında ve ona yakın bölgede, endişenin 7 takım için bir "korku imparatorluğu" gibi karşılarında durması, gözleri bir noktaya odaklıyor...
Hakemler...
Son haftalarda artan bir hatalar zinciri nedeni ile hakemlerimizin ligin gidişatı üzerinde büyük etki sahibi olacakları gerçeğiyle karşı karşıyayız...
Tabii ki takımlar sahada mücadelelerini gösterecekler...
Tabii ki kazanmak için her yolu deneyecekler...
Hesaplarını iyi yapmaya çalışacaklar...
Ama...
İş; kim ne derse desin, hakemlerimizin çalacakları veya çalmayacakları düdüklerle bitecek...
İnce bir ofsayt; görülmeyen bir penaltı; ceza sahasının içindeki baş çevrilen çekiştirmeler; çaktırmadan yapılan fauller; bir takımı frenlemek için çıkartılan kartlar; seyirci baskısının etkili olduğu kararlar; yöneticilerin feryatları...
İstedikleri kadar "Bizi kimse yönlendiremez" deseler de, gördüğümüz kadarı ile (tabii her hakem için değil bu sözümüz) ligimizde şampiyonu hakemlerimiz tayin edecek gibi...
Ben şahsen, hiçbir hakemimiz için konuşmak istemeyen birisiyim...
Ama susmak bir yere kadar mümkün...
Bazen öyle yanlışlıklara; öyle ince faullere, kartlara ve de hatalı kararlara şahit oluyoruz ki, tıpkı "Kurunun yanında yaşın da yanması" gibi alev, tüm camiayı kaplıyor...
Bu işin tek bir çaresi var...
Hakemlerimiz, kendi aralarında çözecekler bu meseleyi...
Hata yapan hakemin aldığı puan, ya da yöneticilerinin "afferimleri" bizi hiç ilgilendirmiyor...
Yapacakları tek şey "pansumancı" diye adı çıkmış birkaç hakemi; tribünlere göre maç yönetenleri gemiden atmak...
Yoksa o gemi batar; batmakla kalmaz, Türk futbolunu toptan denizin dibine gömer...
RTÜK neredesin?
Sözde, spor programlarına bir ayar, bir seviye getireceklerdi...
Küfrü, şiddeti, düşmanlığı çağrıştıracak konuşmaları yapanların sesini kısacaklardı...
Ortamın en gergin anında, taraftarları birbirine düşürecek ifadelerin önünü keseceklerdi...
"O takımı sevmiyorum" diyecek kadar ortamı boş bulanların, bu sözlerin nerelere gideceğini hesap etmeden ortaya çıkıp konuşmalarını; hakemi beğenmeyip, rezil edenleri; başkanları, yöneticileri sıradan adam yapanları susturun artık...
Yasayı uygulamak için "Bu sezon geçti, seneye inşallah" demenin bir faydası yok...
Susturacaksınız... Susturacaksınız...
Ey RTÜK...
Bilmem, sesimiz geliyor mu?
Teşekkür
TSYD üyesi 45 arkadaşımızı Karabük-G.Saray maçı nedeni ile Karabük'e
davet eden ve mükemmel ağırlayan
Karabük Valisi Sayın İzzettin Küçük'e, bir kez daha saygılarımızı sunuyoruz...