Bir gün önce G.Saray'ın başına gelenler, belli ki Beşiktaş'a ders olmamıştı... Dünkü Kartal, zorla yenen aş gibi, zoraki alkışlanan bir takım hüviyetindeydi... Her hattıyla dökülen, ruhsuz, amaçsız bu Beşiktaş, Sakaryaspor'u kupadan eledi diye asla sevinmemeli... Sakaryaspor, dünkü maçın gerçek galibi olması gerekirken, şansının yanında olmaması yüzünden, İnönü'den boynu bükük ama gururla ayrıldı... Onlara gerçekten yazık oldu... Real Sociedad'ın aylardır peşinde koştuğu bir Nihat vardı sahada... Gönlü İspanya'ya gitmekten yana olmayan bu futbolcu müstakbel takımına "Bakın ben futbolu hiç bilmiyorum, vereceğiniz paralarınıza yazık" der gibiydi... Bu yüzden tribünlerden "Sahtekâr" diye haykıranların sayısı hiç de az değildi... Sadece Nihat mı? Hele ilk yarıda bir komedi adam daha vardı ki sormayın... G.Saray'dan Ayhan'a karşılık alınan Mehmet Aksu, adeta bir futbol cahili gibiydi... Sertan, Ümit, Tayfur, Tunç ve iki İlhan'ı da dökülenler kervanına koyarsak, düşünün siz Beşiktaş'ın dünkü halini... Böylesine sıkıntı veren bir Beşiktaş, en az kendisi kadar kötü hakemin idaresinde turu geçti diye kimseden övgü ve alkış beklemesin... Sakarya, Tuncay'la yakaladıklarının yarısını atsa, dün, Beşiktaş için futbol tarihine kara bir sayfa açılırdı... Eğer maçı titreyerek yönetin hakem İbrahim Çınar, kuralları harfiyen uygulasaydı, bu haftaki F.Bahçe maçında dünkü maçta kırmızı kart görmesi gereken İlhan Mansız ve Nihat olmayacaktı... Beşiktaş'ta İlhan Mansız ve Ahmet Dursun'un "Düşman kardeşler" gibi boy göstermesine, Daum, eğer mahkemelerden fırsat bulursa çare üretmelidir... O Daum, dün takımını değil, 4.hakemi hırpalayan tercümanını ve yardımcı hakeme etmedik hakaretler bırakmayan Sinan Engin'i ateşledi... Dünkü maçın en enteresan yanı, futbolu daha önce bıraktığını açıklayan kaleci Veysel'in bu maç için ricaları kırmayıp sahaya çıkmasıydı... Sporculuk hayatında 2. ve 3.Lig'de 12 şampiyonluk gören Veysel, sahanın yıldızıydı... Helâl olsun ona...