Bu Beşiktaş'a alkış yok

Hep bilgisayarlara girmez virüsler... Dün gördüğümüz gibi Beşiktaşlı futbolcuların beyinleri de virüs saldırısına uğramıştı sanki... Adeta taraftarına bayramını zehir etmek için and içmiş gibiydiler... Bir takım ancak bu kadar kötü oynar, bu kadar dağılır, bu kadar kimlik değiştirir... Beşiktaş'ta sanki uçkur çözülmüş gibiydi. Liderliğinin kıymetini bilemeyecek kadar uyuşuk, bu ağırlığı kaldıramayacak kadar güçsüzdü Beşiktaş. *** Biri çıksa dese ki; "Arkadaşlar bugün hiç kimse iyi oynamayacak!.." İnanın yanılmayla bir tanesi iyi mücadele eder belki. Ama dünkü Beşiktaş forması içindekiler asla siyah-beyaz renkleri taşıyamayacak kadar güçsüzdü. İlhan saçlarını kestirdikten sonra tüm havasını ve futbolunu kaybetmişti sanki. Forvette otobüs bekler gibi top bekleyen, gelenleri de kaybeden İlhan, Kartal'ın pençesi değil, tüyü bile olamadı dün. İlhan'ın kankası Tümer ise tam bir fiyaskoydu. Bakmayın siz onun gol attığına. Paraları kaptıktan sonra lord misali elini ayağını hiçbir taşın altına sokmayan Tümer Beşiktaş'ı adeta noksan oynatan kişiydi. *** Samsun ve Gaziantep maçlarından sonra bir türlü dikiş tutmayan savunma ise tam bir rezaletti... Bir Sertan'ı zaptedemediler... Çam yarması Bursa santrforunun beceriksizliği olmasa bir hezimet daha gelebilirdi dün... Bir tek Sergen'in sürprizine sığınıp, yasaksavar gibi 90 dakikayı böylesi silik, kişiliksiz bitirmeyi başarı saymak hiçbir futbol kitabında yer almaz. Koca ilk yarıda iki kere Bursa kalesine yaklaşabilen siyah-beyazlı takımın geleceği asla aydınlık değil. Düşünebiliyor musunuz? Serdar'ın varlığını ancak 50. dakikada sarı kart gördüğü anda fark edebildik... Yasin'in ne yaptığını kimse anlamadı... Dobrowski'yi sahada mumla aradık... Bu Beşiktaş 3 puan aldı diye asla alkışlanamaz... 10 kişi kalmış, ligin dibindeki bir takımı yendi diye kimse bu takıma methiye düzmesin sakın... Dün Bursa ne kadar yenilgiyi haketmediyse, Beşiktaş da galibiyeti o kadar haketmedi.