Bu filmin devamı hep olacak...

A -
A +

Uvertürü bol ama baş rolde aktörü olmayan film şeritlerinin içindeyiz sanki... Gün geliyor, herkes artist, gün geliyor herkes figüran... Yapımcılar, emeklerinin boşa gitmediğini gördüklerinden, ağızları kulaklarında... İş bitiriciler, birilerine yarandıklarından el oğuşturup bahşiş kapmanın derdinde... Çekilen filmlerin, gişe hasılatı kırıp kırmamasını kimse dert etmiyor... Kimse halinden şikayetçi değil... Sadece, senaryo gereği, birilerinin canı yanıyor, birilerinin huzuru kaçıyor... Hepsi bu... *** Tuhaf ülkenin, tuhaf anlayışlı insanlarıyız vesselam... Bir bakanımız, kredi borçlarını ödeyemediği için, önce pornocu, sonra da film yıldızı olmayı kabul eden kadınla gurur fotoğrafı çektirirken, gülerek poz veriyor... Ama fakirlik sınırının, ocak ayında 1 milyar 600 milyona çıktığı bu ülkede, hiç bir bakan, 303 milyon asgari ücrete talim eden vatandaşıyla hatıra fotoğrafı çektirmiyor... Bu tuhaf ülkede, saygınlığıyla bir numarada gördüğümüz TRT, mesleğimizin elit spor yorumcusuna kapı önünü gösterirken, diğer yanda porno kasetlerinin şimdilik sümen altında saklandığı bir şarkıcıya program başı haftalık 25 milyar sunmaktan gurur duyuyor... Futbolcuyu yontulmamış oduna, hakemleri korkak, uzaktan kumandalı askerlere, spor basınını da hıyara benzeten birisine hem sayfalarda, hem ekranlarda saygı gösterilirken, bu tuhaf ülkede, saygılı, tartılı konuşanların kafasına tokmakla vurulup pasifize edilmesi bile, sıradan bir olay dahi görülmüyor... Çünkü tuhaf ülkenin, tuhaf yanlarının parçalarıyız hepimiz... *** "Futbolda Şiddeti Önleme Yasası" nihayet Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi... Tamam da, bu yasanın neleri içerdiğini, nasıl cezalar verildiği, caydırıcılık gücünün ne kadar olduğu yönünde kaç kişinin bilgisi var... İşin magazinsel yönü olmadığı için, ne gazetelerde, ne de ekranlarda bu yasanın içeriği ele alınıp değerlendirildi... Ne taraftar, ne basın, ne de yöneticiler hâlâ daha işin ciddiyetini kavradı... İşin ürkütücü ve caydırıcı yönlerini kimse tam anlamıyla bilmiyor... Yerel seçimler dolayısıyla, her eve, herkese dağıtılan el ilânları, sokaklarda aday pankartaları, parti bayrakları bolluğunun yanı sıra "Futbolda Şiddeti Önleme Yasası" resmen karambole getirilmiş bir iş gibi gözüküyor... Dağıt kardeşim, bu yasayı da dağıt... Bayrak gibi, poster gibi, seçim broşürü gibi dağıt... Hem de, her eve, herkese... Okusun, bilsin ve sonradan başına geleceklerden haberdar olsun futbolsever... Yönetici okusun da, olur olmaz yerde, olur olmaz şekilde konuşmasın... Çekeceği ceza, utanacağı damga vurulmadan, önce kulağına küpe olsun... Ama neredeee... *** Futbol takımlarımız için, sahalarda büyük oyunlar oynanıyor... Bir maçın sonucu, haftalar öncesinden senaryolaştırılıp, filme çekiliyor... Yönetmen, sokaktan bulduğu artist adayıyla değil, elindeki figüranlarla götürüyor işi... Malın hakkını verenle, infazı gerçekleştirenler, el ele bir ligin gerçek hayat hikayesini kare kare film şeritlerinin içine sokuyor... Süper Lig'de birileri birilerinin işine hep karışıyor... Rot- balans ayarı gibi, tüm dengeleri istedikleri şekilde hallediyor... İkinci Lig A Grubu'nda, şampiyonluğa giden iki takımın sahası, nice emsalleri varken 3 maç kapatılabiliyor... Bir takımın menajeri, federasyon başkanının odasına girip "Sayın başkan, bu hafta bizim maça iyi bir hoca ver" deme cesaretini kendinde bulabiliyor... Kimi yöneticiler, siyasilerin futbolumuza yön vermesini, çıkarları uğruna kullanmak için dil döküyor... Ve işte, bu gibi örneklerle "Türk futbolu", uygun adım bir yerlere gidiyor... Goller atılıyor, canlar yakılıyor... Bunlar, olağan şeyler... Biz bu ülkede, bir maçta, üstelik gündem dışı bir maçta, 5 oyuncuya kırmızı kart göstereni sanki "Yılın hakemi!" seçmedik mi? Ama nerede şimdi o hakem? *** Futbol bir zamanlar erkek oyunuydu... Her ne kadar bayanlar da bu işe el atsalar da, her türlü yamuklukları, pislikleri ve çıkar sevdalılarını bu sporun içinde buluyoruz hep... Bunlar birer virüs gibi sarmış Türk futbolunun ciğerlerini... Kovsanız, ağlasanız, çırpınsanız da, ortam bu asalakların yaşaması için çok verimli... Ortada yadırganacak bir durum yok... Çünkü bu filmin senaryosunu biz yazdık, rejisörünü biz bulduk, yönetmeni içimizden çıktı, figüranlar da kusursuz oynuyor hani... Eee, hasılat da iyi olunca, Meksika dizisine dönüşen bu filmler kolay kolay bitmez... Allah hepimize sabır versin... İyi seyirler Türkiye...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.