Amaçsızlık nedir? Kimisine göre "dipsiz bir kuyu..." Kimisine göre "Boş gezenlerin felsefesi..." Kimisine göre de "Binmiş bir alamete, gidiyor kıyamete" hesabı, alay dünyasında gezinmenin, bir başka anlatımıdır... Amaçsızlıkta hedef yoktur; çile olsa bile kazanç yoktur; başarı olsa bile yükselme yoktur... *** Liglerimiz öyle çok ki... Süper Lig... Bank Asya 1. Ligi... 2.Lig... 3.Lig... PAF Ligi...Deplasmanlı Süper Gençler Ligi... Bayanlar Ligi... Amatörler Ligi... Ama bunlardan birisi var ki, amaçsızlık her zerresinde kol geziyor... Zamanında yapılan bir statü, plân ve uygulamalar yüzünden, sadece olması gerektiği için katlanılan bir lig bu... Adı da PAF Ligi... 1988 ve daha yukarı yaş gruplarında bulunan gençlerden kurulu kadroları ile, mücadele edilen bir ligde, başarının pirimi sadece 35.000 YTL... Bir sene okulu kır, ailenden uzaklaş, yarı aç yarı tok koş ve sonunda şampiyonluk gelirse bu parayı al... Tabii bu para ceplerine de girmiyor bu gençlerin... Zaten 35.000 YTL'nin eti ne ki, budu ne olsun... Bu pirim, yöneticilerin iki akşamlık sofra masrafı bile değil... *** F.Bahçe 25, G.Saray 20, Beşiktaş 15 milyon "seyircimiz var" diye övünür hep... Peki bu taraftarın kaç tanesi PAF takımlarını izlemiştir? Onlarla gurur duymuş, onları bağırlarına basmıştır? Hiç... Statü gereği, bir sezon içinde 6 defa Süper Lig maçlarından önce, aynı statta oynamaları gereken PAF'ları kim sokmuştur bugüne kadar bu sahalara... "Aman zemin bozulmasın" anlayışı içinde, antrenman sahalarında, gözlerden uzak mücadeleye sürüklenen PAF'ların gururlarının kırılması kimin umurunda ki? Onları vitrine çıkartmaktan korkan, beceremeyen, futbol anlayışımız yüzünden, her yıl onlarca istikbal vadeden gençlerin yolu neden kesilir, bunu kimse anlayamaz... Çünkü amaçsız bir lig haline getirilen PAF'lar, sadece mecburiyetin eseri olarak, yalnız bırakılırken, saçma sapan statünün yenileme çalışmaları da asla düşünülemez... Oysa, Süper Lig takımlarının kaynağı olması gerekirken, kurutulan bir kuyu gibi, şanslı ve torpilli birkaç kişi haricinde, A takıma yükselemeden, aramızdan çekip giden, futbola küsen yüzlerce gencin derdine, kimseler çare olamaz... *** Diyelim, bir sezonda 6 maçını, Süper Lig müsabakalarından önce oynama kuralını ihlal etti bir takım... Cezası ne? Şayet, şampiyon olurlarsa 35.000, ikincilikte 20.000 ve üçüncülükte ise verilecek 10.000 YTL'den mahrum olacaklar... Sanki bu paralar yöneticilerin umurundaydı... Zaten üçüncülükten aşağı bir sıralamada yer alırlarsa, statüye göre bir yaptırımı yok işin... Onların, toprak sahalarda oynaması da yasak aslında... Ama bugün, çim sahaları bulanlar öyle az ki... Peki toprak sahalarda oynamak zorunda kalırlarsa, bunun kulübe olan cezası ne? Şayet bir sakatlanma olursa, bedelini ev sahibi kulüp öder, hepsi bu kadar basit... Ama genç futbolcunun futbol hayatı sönmüş, kimin umurunda? *** Zaten PAF liginde, Allah korusun, bir ölüm halinde, sigortanın ödeyeceği bedel 25.000 YTL... Yâni insan hayatının en ucuz olduğu bir lig bu PAF... Hadi ölmedi gencimiz, sakat kaldı... Bedeli 20.000 YTL... O genç tekerlekli sandalyeye mahkum olmuş, koltuk değnekleriyle zor yürüyor, kimin umurunda... Ver 20.000 YTL'yi, boş ver gerisine... İşin bir başka acı yönü daha var ki, o da sakat kalmakla eş değer kırıcılıkta... Diyelim ki, PAF Ligi'nde şampiyon oldu bir takım... Ama Süper Lig'deki ağabeyleri küme düştü... Hoop, PAF'lar da ağlaya ağlaya elveda... Bütün bu saçmalıklar tekmili birden, ne yazık ki PAF Ligi'nde... *** Geçtiğimiz sezon PAF Ligi'den K.Erciyes, Kayserispor ve Rizespor küme düştü... Ama bunlardan Kayserispor ve Rizespor, ağabeyleri sayesinde, düştükleri halde, ligde kaldı... Onların yerine ise, 10. Sakaryaspor ve 12. Antalyaspor lige veda etti... Bu seneye baktığımızda ise, Süper Lig'de düşme hattındaki Vestel Manisaspor'un PAF'ları, kendi liglerinde F.Bahçe ile aynı puana sahip olmalarına ve 5. sırada bulunmalarına rağmen, belki de lige veda edecekler... Sonuncu OFTAŞ, üstünde Denizli ve 16. sıradaki İstanbul Büyükşehir, ağabeyleri sayesinde PAF liginde "nal toplamalarına" rağmen, üzülmeyecekler... İşte saçma sapan bir amaçsız ligin, çirkinlikleri ve çarpıklıkları... Çocukları vitrine çıkarmaktan korkan, sanki "ağa kanunlarının" geçtiği bir ligin acıklı hali... Bu PAF ligi olsa ne olur, olmasa ne olur... Kendi ipleri, ağabeylerinin elinde olan bir ligden, cevher çıkarmak, mümkün mü ? NOT: Değer Eraybar'ı tanıdığımız, onunla 17 sene beraber çalıştığımız için şanslı kişilerdeniz... Onun, insana dünyayı "tozpembe" gösteren espri anlayışında, asla kötü düşünce yatmadı... O, voleybolun, gelmiş geçmiş en büyük yıldızı olduğu kadar, gönüllerin de sultanıydı... Ruhu şad olsun...