Daha karşılaşmanın başlamasından saniyeler geçmişti ki, kapalı tribünden iki koltuk sahaya fırlatıldı... Ne oluyoruz yahu? O seyirci kime kızgın bu kadar? Belli ki, kendi yönetimine... Çünkü Quaresma için o yönetimin kapısına dayanan, bu arada bedava bilet isteyenler, istekleri yerine gelmeyince, koltuklardan aldı hıncını... Ama Beşiktaş seyircisi bunlarla uğraşırken, Umut'un o Trabzonspor'daki gol kaçırma yarışı başlamıştı bile... G.Saray, erken bindirme yaptığı siyah-beyazlı kale önünde, Emre'nin liderliğinde tehlike sinyalleri vermeye başlamıştı rakibe... Ama kalesinde golü gören de G.Saray oldu bu arada... Elmander'in gollük değil ama kaleyi bulan şutunda, Cenk'in acemiliği ise beraberliği getirdiğinde G.Saray derin bir "ohh" çekti... Devre böyle bitecek derken, son dakikalarda karşılıklı gelen iki golde de defansların inanılmaz hataları vardı... *** İkinci yarı başlarken toparlanması beklenen G.Saray, dağılan takımdı sanki... Sahada koşan bir Beşiktaş ve onun karşısında hata üstüne hata yapan G.Saray vardı... Sarı-kırmızılı takımın bu kadar kötü oynamasında en büyük rol Selçuk'tan beklenenlerin hayal kırıklığını beraberinde getirmesiydi... Bu arada fırsattan istifade Holosko'nun devrenin başında gelen erken golü, Terim'in ordusunun dağılmasına sebep oldu... Tecrübeli hoca, kenarda ne kadar çırpınsa da, sahadakilerin toparlanmasına çare olamadı... Haksız kazanılan penaltıyla beraberliği kurtarsalar da, bu sarı-kırmızılı takımın yıldızını yükseltemedi... 90 dakika sona erdiğinde, bu karşılaşmaya mutlak favori olarak çıkan, hatta fark beklenen G.Saray, geçen sezon da dahil en kötü futbollarıyla yenilgiyi hak edecekken, Bülent Yıldırım'ın uydurduğu penaltı ile yenilgiden kurtulduğuna, adeta göbek attı...