Hafta arasında futbolcu temizliği ile uğraşan ve taraftarın en sevdiği adamı yani kaptan İbrahim Üzülmez'i Beşiktaş'tan uzaklaştıran bir takım, Avrupa Ligi'nde şansını ve hedefini uzatmak için çıktı İnönü'de hezimete uğradı... Tamam, karşısındaki takım, Shevchenko ve Milevskiy gibi dünya yıldızını forvet gücü ile barındıran D.Kiev'di... Kanatları kullanmasını hiç bilmeyen bir futbol yapısı ile modern futboldan esintiler vermeyi bırakın "püf" bile diyemedi D.Kiev... Ama bu haldeki gücü bile, Beşiktaş'ı tepe taklak devirmeye yetti de, arttı... Daha ilk kornerlerinde ilk golü bulan D.Kiev, Beşiktaş defansının sezon başından beri en büyük derdi olan "savunma göbeğinde" yine zafiyetler içinde gözüktü... Sivok ve Ferrari ikilisine kimse suç bulmasın... Sivok bir yana Ferrari bu takımdan ne zaman adam kovulacak, ilk akla gelen isim oldu hep... Devre arasında ilk gönderilecekler arasındaki bir numaralı adam olan Ferrari'nin uzun zamandan beri takımda forma bulamaması, beraberinde Beşiktaş'a artı değil, eksi getiren durumdu... Peki kim harcadı bu Ferrari'yi ? Schuster değil miydi bu kumarı oynayan ? Sahaya çıkan ilk on birde, Hakan ve İsmail dışında 9 tane yabancının olması Beşiktaş'a ayrı bir anlam kattı... Ama gördük ki "Yerli malı, yurdun malı..." Ernst ve Aureilo'nun orta sahayı kontrolleri altında tutması nedense tutuk bir gününde olan yeni kaptan Guti'ye fazla bir rahatlık sağlamadı. Aksine İspanyol futbolcu, o her zaman ballandıra ballandıra anlattığımız pasların hiçbirisine, imza atamadı... Quaresma'nın oyun anlayışı her zamanki gibi, kendi başına buyruk olunca, Bobo ile uyumsuzluğu göze çarpan en büyük defo gibi sırıttı... Tribünler kusura bakmasın... Quaresma'nın taca, avuta giden, rakibe kaptırtığı tüm pasları bile alkışlayarak, bu Portekizli'yi şımarttıkça şımarttı... Ve sonunda karşımıza, bile bile kırmızı kart gören bu Quaresma çıktı... Buyurun tepe tepe kullanın... İlk yarı 1-1'lik skorla bitmesine rağmen, Beşiktaş'ta, maçı çevirecek en ufak bir ışık yoktu. Çünkü ikinci yarıda Schuster; Ernst ve Aurelio gibi çalışkanları kenara alırken adeta bir cinayet işliyordu... Üstelik Shevchenko ve Yussuf'un golleri ile gardı düşen, son dakikada da Gusiev'in penaltısına buyur eden Beşiktaş, Avrupa Ligi'ne veda ederken, işlerin bundan sonra pek de iyi gitmeyeceğinin de sinyalini verdi... Çünkü karşılaşmanın başındaki o coşkulu seyirci, yön değiştirdi artık... Homurdandı, kızdı, yuhaladı... Ve en önemlisi de "adam harcama makinesi" teknik direktörlüğü tartışılır Schuster'i, açık açık istifaya çağırdı... Haydi hayırlısı !