Bazen büyük hocalar da büyük yanılgıya düşüyor. Lucescu, Chelsea gibi hayati bir maç öncesi ciddiye almadığı dün gecede öldü öldü dirildi. Ona göre Adana kebap gibi takımdı ya. Ona göre dün gece "Afiyet olsun" denecek geceydi ya. Oysa Adana, hiç de kebap değil adeta azap oldu Beşiktaş'a. *** Siyah-beyazlı takım, İlhan'sız, Sergen'siz, Ronaldo'suz yavan ekmek gibiydi. Bir de orta sahada Giunti olmayınca, alın size tuzsuz, yağsız, salçasız bir ezogelin çorbası. Bir koca 45 dakikada liderin kendisi değil, esamesi bile yoktu sahada. Futbolu bu kadar çirkin bir şekilde sahneye koyan Beşiktaş orta oyuncuları her geçen dakikada gerilimi de artırınca, karşılaşma sıkıntı vermeye başladı. Pancu'nun omuzladığı orta sahada kaptan Tayfur, hakem Ünsal Çimen'le uğraşıp, kaytarmayı seçince, ağır yük tek kişiye yüklendi. Pancu ise, sinirini rakibe tekme atarak çıkarmaya çalıştı. 32.dakikada sarı kart görerek kırmızıdan kural harici kurtulurken, bu Beşiktaş'ın da şansı oldu. *** Beşiktaş komutanı olmayan bir çavuşun sanki emrinde savaşıyormuş gibi disiplinsiz haliyle mücadele ederken, Adana sadece kalesini kelli koltukta savunan düzensiz bir ordu gibiydi. O ilk yarı, bir daha asla arzu edilmeyen dağınıklıkla sona ererken, karşılaşmanın zorluğu de kendini belli etmişti. Nitekim, pabucun pahalı olduğunu gören Lucescu, ikinci yarıya İlhan'la başlayarak, maça ağırlığını koymayı planladı. 59.dakikada A.Hassan'ı da Sergen'le değiştiren Beşiktaş maçı adeta tek kaleye döndürdü. Gol gelecekti ama, nazlanıyordu. Adana'nın da direnecek hali kalmamıştı. Ama Allah için yürekten savaşıyorlardı. Oyunun adı futbol olmasa da, can derdiyle gözü kara mücadele ediyorlardı. Ve dirençleri 75.dakikada fire verdi. Okan'ın kafası tam Beşiktaş'ın şanını, namını korudu derken; 2 dakika sonra Adana, beraberliği yakalayıp, maçı adeta kördüğüm etti. Ve o kördüğümü 84.dakikada Beşiktaş'ın Büyük İskenderi Sergen çözerek geceye damgasını yine vurdu.