Ekonomik krizin kolay kolay uzanamayacağı yerlerden birisi de, her zaman futbol kulüpleri olmuştur... Borç batağında olmalarına rağmen, hiçbir şeyi dert edinmeyen, hatta çok sıkıya geldiklerinde "Devlet Babanın" merhametine sığınıp, üstü çizilen rakamların şımarıklığı ile "Aslanlar gibi" ayakta duranlar, şimdi dertli mi dertli... Türk lirasını ağızlarına almayan, euroyu bile milyonlarla dile getiren kulüp yöneticileri, çok verim alacaklarının, kurak araziye dönmeleri yüzünden, bazen kafalarını da taşlara vurmuyor değil... Mesela Güiza transferini ele alalım... F.Bahçe'de, forma onu, o formanın ağırlığını kaldıramadı... Maya tutmadı çünkü... Bugün birisi çıksa ve F.Bahçe'nin Güiza'ya saydığı paranın yarısını verse, sarı-lacivertli yönetim, İspanyol futbolcuyu, davul-zurna eşliğinde gönderir... *** Güiza transferi yapılırken doğru, alındıktan sonra yanlış çıkmışsa, bunda yönetimi fazla suçlamamak gerekir yine de... Herkes Alex olamaz ki... Herkes Deivid de olamaz, Lugano gibi dört dörtlük çıkmaz... Bazen Kazım, bazen Yasin, bazen Josico, Burak, bazen de Maldonado gibi hayal kırıklıkları da çıkar karşınıza... Sivasspor'un Kamanan'ı, G.Antepspor'un Tabata'sı gibi piyangolar her zaman vurmaz insana... Nasıl ki, Nişantaşı sosyete mağazalarında bulamadığınızı, bazen semt pazarlarında kapışırsınız ya, transfer de böyle bir şey işte... Eee "Ummadık çalıdan, tavşan çıkar" diye boşuna söylememişler... >> Çöpçüler Kralı Çocuklara hep sorar büyüklerimiz: "Oğlum büyüyünce ne olmak istersin?" Gözleri çakmak çakmak bakan, o kendisini adam yerine koyan büyüğüne verilecek cevap genelde hep aynıdır: "Doktor olacağım." Ya da mühendis... Şimdi zamane gençleri bunlara "bilgisayar programcılığını" da ekledi... Bu yaşımıza geldik, biz daha Ernst gibi bir değişik mesleğin hayalini kuranı görmedik... *** Beşiktaş'ın "nokta transferi" Ernst, siyah-beyazlı takımı kaç maçtan beri sırtlayıp götürüyor... Alman Milli Takımının formasını 24 defa boşuna giymediğini adeta ispat ediyor... Tekmeye kafa uzatan, arkadaşlarının her açığını kapatan bu "panzer" çocukken bakın neye özenmiş: "Çöpçülüğe!" "Çöpleri toplayıp, kamyonun arkasında asılı olarak gitmek istiyordum" diye de hep hayal kurmuş... İşte o Ernst, şimdi çocukluk aşkı mesleğini, Beşiktaş'ta yapıyor... Artık o siyah-beyazlı takımın orta sahasını süpürüyor... Ve onun adı "Çöpçüler Kralı" artık... >> Carew ve Meira Bazen Türk futboluna katkıda bulunmak adına (!) "Avrupa'nın yıldız isimleri" asıl konu para olunca, koşa koşa gelir ülkemize... Beşiktaş, Del Boque döneminde şu anda Aston Villa'da oynayan Norveçli golcü Carew'i transfer ettiğinde gördüklerimize inanamadık... Ama bu şans fazla devam etmedi siyah-beyazlı kulüpte... Del Bosque gönderildi, Rıza Çalımbay getirildi... Yönetim, kasasındaki açığı kapatmak adına, bir anda Carew'i satmayı planladı... Çünkü ortada 8 milyon euroluk bir teklif vardı... Her teknik adamın kadrosunda görmek istediği Carew, Rıza Çalımbay'ın da fazla direnememesi sonucu bir çırpıda satıldı... *** Şimdi bu olayın bir benzeri de Bülent Korkmaz'ın başına geldi... Defansında adam kalmayan, bu yoklukta golcü Kewell'ı stoper oynatmak zorunda kalan G.Saray, Meira'yı 1,5 milyon euro kâr için Zenit'e verdi... Yokluğun, bir kulübe yaptırdığı bu zorunlu satış, Teknik Direktör Bülent Kormaz'ı "zor durumda bırakırmış, izin vermezmiş" gibi sorunlarla, karşı karşıya bile getirmeden hayata geçirildi... Şimdi, Bülent Korkmaz "Antrenör-Futbolcu" statüsünde, yeni görevine soyunacak neredeyse... Ahh parasızlık... Ayağını zamanında yorganına göre uzatmayanların, ya da kaprisli, deplasman sevmeyen, sezon açılışlarına keyfine göre katılan, astarı yüzünden, bin kat pahalı futbolcuların ayaklarına muhtaç kulüplerin, başına gelebilecek bir başka Carew olayıdır Meira... G.Saray'ın UEFA'daki, ligdeki hedefe koşması kimin umurunda... Sâlepçi güğümü gibi içten kaynayan sarı-kırmızılı takımda, bakalım daha neler duyacağız, neler göreceğiz, neler...