Bu günlerde bayram yapan yapana... Kimisi erken rezervasyon avantajından faydalanıp, Güney sahillerindeki 5 yıldızlı otellerde "Her şey dahil" keyif çatıyor. Kimisi, aylardır kış uykusunda kaldıktan sonra birden uyanan dövizin çılgın yükselişi ile, oturdukları yerde, ceplerinin dolmasıyla caka satıyor. Ama bu günlerde birileri de "Bayram gelmiş neyime... Anam anam garibem" diye yanık türkü tutturuyor içli içli... Bu türkücülerden bazıları, Türk Lirasının erimesiyle, zaten olmayan harçlıklarının kayboluşunun arkasından baka kalıyor... Kimisi de "Açlık sınırının" altında kalan 5 SSK'lıdan 4'ünden biri oldukları için şanslarına kahrediyor. Burası böyle bir ülke işte... Kimisinin kafasına talih kuşu, kimisinin de karga pisliği.. *** Sezon kapanır kapanmaz Fatih Terim'in toplayıp finalist olarak gidemediğimiz Almanya'ya turist olarak götürdüğü takım, 6 maçlık maratonun ardından döndü yurda... Terim'e ve onun şimdiki "baş destekçisi" Futbol Federasyonu 2. Başkanı Affan Keçeci dışında "Bu takımda hayat var" diyen başka bir kişi çıkmadı daha... Keçeci'ye "2008 de Avrupa'da şampiyon olacağız" dedirten bir gençleştirme operasyonunun, ışıltılarını ve mesajlarını alamayan bizler, bu işten hiç anlamıyoruz herhalde... "Gençleştireceğiz" diye, kökünden budanan bir ağaca döndürülen ve daha filizler büyümeden, meyvelerini toplamaya çalışmak, inandırıcılıktan uzak bir müjde gibi geldi bize... Birileri, durup dururken,sanki, bizim ağzımızı sulandırdı, yürüyüşümüzü değiştirdi, havamızı arttırdı. *** Dünya futbolunda uzak yakın bir esamisi okunmayan Makedonya karşısında dökülen bir ekipten "geleceğin takımı" diye bahseden Fatih Terim, kendi takımında bile yer bulamayanlara "tapulu milli formayı" bol keseden dağıtırken, bazı hocalara "Sizin artıklarınızdan bakın milli takım oluşturdum. Hem de geleceğin ay- yıldızlı gençlerini piyasaya şimdiden çıkardım" dercesine gururlu ve mutlu kendine göre... Gönül isterdi ki, Terim; Brezilya, Almanya, Arjantin, İngiltere gibi devlerle birer hazırlık maçı yapsaydı ve boyumuzun ölçüsünü öyle alsaydık ve sonra böylesine ümitli konuşsaydı, onun arkasında kul köle olurduk.. Ama sistem ve takım oyunundan yoksun, sadece şahsi beceri üzerine kurulmuş "Çıkın kendinizi gösterin" denmiş bir takımdan arta kalan kazanç, hiç de Terim'in abarttığı kadar iyimser bir tablo göstermiyor bize... Bu takım, sadece bir iki kişiyi, o da mecburiyetten mutlu etmiştir. *** Eğer bir Hakan Şükür'ü, bir Ümit Özat'ı, bir Hasan Şaş'ı arıyorsak, bizim geçleştirmeden yana şansımız olamaz. Dikiş tutmayan sol kanat, her hücumda sallanan orta göbek, gole gidilecek yolda yapılamayan orta saha organizasyonlarından, iyimser tablo çıkarmak, ne kadar istesek de, Fatih Terim ve "2008 de Avrupa şampiyonu oluruz" diyen Keçeci gibi, yine de, gelecek için "pembe tablo" çizemeyiz... Ümit Milli Takım'ın amaç ve gereçlerinden faydalanmak dururken, yepyeni isimlerle bir vizyon oluşturmaya çalışmak, sadece maceracılık ve heyecanın dışında, kimselere fazla bir şey veremez. 2008 elemeleri başladığında göreceğiz. Bu gençlerden kaçı forma bulacak? Kaçı iki maçı üst üste oynayacak? Kaçı, geleceğin takımının değişmezi olacak? Terim, aldığı paranın hakkını vermek için bir şeyler yapmak zorunda hissediyor kendini... Ama üretici olayım derken, bazı şansları da, yok ettiğinin farkına varamıyor. *** Renkli kişiliğiyle ünlü bir felsefe hocası, yılın son sınavını yapmak için sınıfa girmiş. Öğrenciler heyecan içinde, son şanslarını iyi değerlendirme iştahı içinde, soruları beklemeye başlamış. Hoca "İşte size 100 puanlık tek soru" diyerek, sandalyesini masanın üzerine koyarak, öğrencileri şaşırtacak soruyu sormuş: "Bana bu sandalyenin, var olmadığını ispat edin" Öğrenciler başlamışlar harıl harıl bir şeyler yazmaya... İçlerinden birisi ise kağıda tek bir cümle yazmış ve hocasına vererek sınavı bitirmiş. Sonuçlar açıklandığında koca sınıfta bir kişi 100 puanlık soruyu bilmiş. O da, sınavı bir dakikada bitiren çocuk... Cevaba ne mi yazmış ?: "Hangi sandalye" Şimdi Terim Hoca da, 40 genci karşımıza çıkarsa ve bize, gençleştirilmiş takımı sorsa, cevap vermekte inanın hiç zorlanmayız. Çünkü, vereceğimiz cevap, iki kelimeyi asla geçmez: "Hangi takım?" ------ Terim'e ve onun şimdiki "baş destekçisi" Futbol Federasyonu 2. Başkanı Affan Keçeci dışında "Bu takımda hayat var" diyen başka bir kişi çıkmadı daha... ------ Eğer bir Hakan Şükür'ü, bir Ümit Özat'ı, bir Hasan Şaş'ı arıyorsak, bizim geçleştirmeden yana şansımız olamaz.