3 Mayıs 2003... Bu tarih F.Bahçe geçmişinin utanç günüdür... Böylesine vurdum duymaz, böylesine mesuliyet duygusundan noksan bir takımın, 9 maç üst üste kazanamamakla tarihine leke vurduğu gündür bu... F.Bahçe taraftarını utançtan insan içine çıkamaz hale getiren bu takım, yönetenleriyle, oyuncularıyla tarih sayfalarında pişmiş kelle gibi sırıtacaktır hep... Düşme hattındaki tüm takımların, "Can simidi" gibi sarıldıkları F.Bahçe, dün Bursaspor'u da "Es" geçmedi... "Adeta bir ruhsuzlar karması" gibi çıktıkları maçta uyurgezerliklerini 90 dakika inatla sürdürüp kimseyi yanıltmadılar... Bursaspor idâm sehpasından boynuna yağlı ilmek geçirilmiş bir kader mâhkûmu gibi, tam hayattan ümidini kesmişken bir derin nefes alma fırsatı buldu dün... Yatsın kalksın, F.Bahçe gibi bir takımı konuk ettiğine dua etsin... Bu F.Bahçe çekilmez bir dertti adeta... Çünkü karşısındaki o geçmişinde destanlar yazılı ekip, dün direnecek gücü olmayan, tam teçhizatlı ama beceriksiz ordu gibiydi... Cesaretleri yoktu... Amaçları yoktu... Utanacak yüzleri bile yoktu... Ama yardımseverdi... Can derdindeki rakiplerine hayat öpücüğü verecek kadar şefkatliydi... Üç gün önce Milli Takım'da oynayan Rüştü bir rezaletin sergilendiği oyunda yer almamak için kayıplara karışmıştı... Tamer Güney'in taktik tahtası üzerindeki plânlarının yine tutmadığı 90 dakikada, gençlerle takviyeli F.Bahçe'nin günü kurtaracak tek olumlu hamlesi yoktu... İlk yarıda ayakta kalan Rebrov'a bile 45 dakika sabreden Tamer hoca, geleceğin F.Bahçe'sini kurmaya çalışırken tarihe vurulan, "Kara damganın" da baş oyuncusu oldu... Kadıköy'de 50 bin seyircisinin coşkusuyla oynayamayan F.Bahçe'nin dünkü 35 derece sıcakta mayışıp kalması son derece normaldi... Ya Bursaspor?.. Onlar eğer F.Bahçe gibi lokum bir takımı bulamasalardı, üç puanı rüyâlarında görürlerdi... Yeşil-beyazlılar, hocaları Erdoğan Arıca'nın kenarda bir dakika susmamasına isyan edercesine hep kafaları karışık, ayakları birbirine dolaşıktı... Bilemeyiz ama bir gün, "Gönderilmemiş mektupların" sahipleri olurlarsa hiç şaşmasınlar...