Çelişki... Çelişki... Çelişki... Bu milletin alnına derin yazılmış "kaderdir" bu... Kimisi, çöp kutularında yemek artıkları karıştırır, kimisi; iki kıvırtır, hem jip, hem daire kazanır... Emekliye 30 YTL zammı manşetlere taşıyanlar, her ay otomatiğe bağlanmış benzin zammını, iç sayfaların en dip köşesinde karartır... Mevsimini bekleyip, üç ay asgari ücrete talim edecek işçinin beklentisi bir yana, maç başına 100.000 YTL'ye burun kıvırıran futbolcusu da vardır bu ülkenin... Burada, ağlayana her zaman "meme" ağlamayana "ne bulursan ye" denir genelde... HHH Bugüne kadar, sporumuzun içine bulaşmış çoook sahtekârlar gördük... Atletizmde göğsümüzü kabartan başarıların altında, sonradan, nice dopinglerin yattığını öğrenince yıkılmadık mı ? O halteri oyuncak gibi yükseğe kaldıranların marifetlerini duyduğumuzda "Tühh... Size yazıklar olsun" demedik mi ? Taekwondocuların madalya getiren tekmelerindeki gücü, doping sayesinde kazandıklarını görünce, ağzımız bir karış açık kalmadı mı ? İddia ve bahis sıkandalları ile futbolumuzu karanlık sokaklara yönlendirenlerin, boyundan büyük işlere kalkıştıklarını duyunca lânet etmedik mi ? "Ben, sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlâksını severim" diyen Atatürk'ün bu sözünü hiç duymamışların, futbol arenalarındaki hileleriyle "isyan noktasına" gelmedik mi ? Bütün bunları Türkiye, Türk insanı, Türk sporseveri hakediyor mu sanki ? *** Kazanılan puanlara hile bulaştıran son temsilci olarak karşımızda dimdik (!) duran birisi var şimdi... Nobre... F.Bahçe gibi bir camianın sarıldığı, milyon dolarlar ödediği, formasını emanet ettiği bu adam, futboldan çok, futbolun hilelerine saplanınca, sevimsizliğine sevimsizlik katarak, bir nefretin odak noktası oldu... Üstelik bu nefret, sadece diğer takımların taraftar ve yöneticisinden değil, F.Bahçe'nin taa içerisinden de büyük destek buldu... Yapılan anketlerde bile, artık Nobre'nin F.Bahçe'ye yakışmadığı, takımdan derhal gönderilmesi gerektiği açık açık ortaya çıktı... Görünen o ki; sarı-lâcivertli takımın mutluluğuna gölge düşüren Nobre'nin defteri dürüldü; zamanı bekleniyor... Onun hileleri ile kazanılan puanlardan rahatsız olanların öfkesi ve utancı, bundan böyle Nobre'nin boynunda bir "idam yaftası" olarak asılı kalacaktır... *** Büyük paraların döndüğü futbolumuzda, zirve hedefine kilitlenenlerle, düşme hattının tehditinden kurtulamayanların kıyasıya mücadelesi erkekçe sürerken, bu güzelliğin üstüne çirkinlik serpenlerin, artık bu ülkede işi olmamalı... Yabancı ise "marş marş memleketine" yerliyse "marş marş doğru evine... " Tribünlerin bir türlü uslanmadığı, birbirine düşman gibi baktığı, küfürün, şiddetin kol gezdiği bir dönemde, hilekârlar, aramızda asla yer bulmamalı... İki gün önce İnegöl'de oynanan İnegölspor-Beşiktaş karşılaşmasında yaşanan ve unutulmayacak tribün güzelliklerinin, yurt sathına yayılması için, önce mesleğe, sonra da karşınızdaki rakibe saygının gündeme oturması gerekir... FIFA'nın gözünde, ülkemizi "kara listeye" aldıran suçlu ve de nazarımızda suçlu olduğu halde, kendileri "suçsuzum" diyenlerin, adımlarını ve düşüncelerini dikkatli kullanması, yöneticilerin "yanlış adamları" koruma uğruna komik durumlara düşmemesi, en büyük dileğimiz... Eğer sporumuza ahlâklı olmayı getiremez ve içine yerleştiremezsek, biz "çirkin adamların ülkesi" olmaktan asla kurtulamayız...