Yoo... Yoo... Bu G.Saray değil. Hele Fatih Terim'in G.Saray'ı hiç değil. Bakmayın siz bu maçın kazanıldığına... Bakmayın 3 puanın rahatlığına... Bizlerin futbol zevkini körelten, 3 paralık zevkimizin içine eden bu G.Saray'a asla alkış yok. Futbolu bir dantel gibi işleyen, gözümüzü, ruhumuzu okşayan o eski G.Saray nerede? Nerede o İmparator? Brugge maçının kritikliği, Fatih Terim'in sezon başından beri arayışına devam ettiğini bir defa daha gösterdi. Beğenip aldığı Pinto garibi yine tribünde. Ümit Karan, Baliç, Ayhan, Almaguer ise yedek kulübesinde başladı maça. Saha içi ise tam bir curcunaydı. Ümit Davala'nın sağ kanattaki standart yerinde Batista, onun önünde yine sağ kanatta sol ayaklı Felipe... Ümit Davala ise orta alanda. Ne Felipe, ne Batista ve ne de Ümit Davala yerinden memnundu. Orta sahanın bütün yükü 35'lik Suat'ın omuzlarına bindirilmişti. Forvette sadece fiziği mükemmel, diğer yönleri tam bir fiyasko Christian ve de eski bencillik huyu nüksetmiş Hasan Şaş. Bunları seyretmekten değil, varlıklarından başımız döndü. Ta ki; 25.dakikada Ümit - Batista yer değişikliği bildiğimiz kılığa dönüştürülünce, oyun biraz daha şekillendi. İlk 8 dakikada iki golü bedava harcayan Diyarbakır, 36.dakikada kendi kalesini, kendi adamıyla avladı. Sahada çirkin bir anons o sırada. Seyircinin kafayı taktığı kaleci Şenol'un golü attığı duyuruldu. Ve arkasından yine tribünlerin "I love you Şenol" korosu. Ama o da ne? Hakem 1 nolu küfür anonsunu yaptırmaz mı? İşin cılkı çıktı... O sırada saha kapatma tezgâhlarının yanık kokusu geldi burnumuza. Oysa, dün geceki maç küfür yönünden en fakir gecelerden biriydi... Gücünü ilk yarıda bitiren Diyarbakır'ın ikinci yarıda dayanacak inadı da kalmadı ve gece onlar için yine hüsran oldu. Sahada esas rezalet ise hakemdi. Mustafa Çulcu, ilk yarıda Evren'e dirsek atan Felipe'yi oyundan çıkaramayınca; avantajlı duruma geçen G.Saray'dı. Aynı Çulcu, Felipe'nin düşürülüşüne penaltı diyemeyerek de işi eyyama vurdu. Zaten maç çirkindi. Çulcu'nun kartlarıyla da daha bir çekilmez hâl aldı.