Eğer bu Beşiktaş; Almanya'da bir maç daha yapmaya kalkışsa, tribünlerde kimseleri bulamaz. Çünkü heyecanları yok. Çünkü tat vermiyor. Çünkü futbol aşkları daha yüreklerinde şekillenmemiş. Çünkü dünkü Beşiktaş; sanki geçen sezonun ikinci yarısında 35 puan kaybeden, adamı fıtık eden takımdan farksızdı. *** Del Bosque gibi dünya firması bir hocanın sihirli elleri değmesine rağmen anne karnındaki şekillenmemiş bir cenin gibi merak konusu Beşiktaş. Kız mı, erkek mi olacağını değil, eğer erkek olursa bu ceninden adam gibi futbolcu olur mu? İşte esas düşündüren konu bu insanı. İlk 45 dakikada defansın komik tablosu rakibin işini erken görmesini sağlayan davetkâr görüntülerdi. Del Bosque'nin tenbihlerinin bir kulaktan girip, diğer kulaktan çıkması daha lig başlamadan hiç hayra alamet işler değil. Hâlâ daha Emre'den, Ahmet Yıldırım'dan ve hatta Ronaldo'dan medet ummak, Beşiktaş'ın Kaf Dağı'ndaki umutları sanki. *** Hertha Berlin'in bir ilk golü var ki; seminerlerde "Hata nasıl değerlendirilir?" konulu panelin en güzel örneği. Önce Murat ikramda bulunuyor. Sonra Ronaldo basit bir çalımla devriliyor. Arkasından Emre'nin boşa hamlesi ve de Ahmet Yıldırım'ın geciken müdahalesi. Aynı şekilde 2. golde de Emre ve Ronaldo imzası... Dün sadece defans mı evlere şenlikti Beşiktaş'ta? İbrahim Üzülmez ve İbrahim Akın'ı bir kenara alalım. O transfer döneminde paylaşılamayan İbrahim Toraman'ın mesuliyetsiz tavırları... Okan'ın, Berkant'ın, Ali Güneş'in vurdumduymazlığı... İleride öksüz çocuk gibi passız, topsuz bırakılan Veysel'in acıklı hali... İşte Beşiktaş'ın Hertha Berlin önündeki çirkin tablosu buydu. *** Ligin başlamasıyla birlikte kendini üst üste deplasmanda bulacak Beşiktaş'ı galiba yine 85 kg'lık Sergen, etliye - sütlüye fazla karışmayan Tümer ve de 1.95'lik boyuyla Carew canlandırırsa, canlandırır. Yoksa bu takım, bu kafa ile, bu futbolla ligde yine yolunu şaşırır.