Çok bilmişler!

A -
A +

Ne kadar da kolaylaştı hayat... Ders çalışmak kolay, ödev yapmak kolay... İnternet denilen "çağın keşfi" ortalıkta kültürsüz insan bırakmıyor ki... Bir tık, milyonlarca dağarcığı karşınıza dikiyor... Öğrenmemek artık, gerçekten ayıp... Ama her yeniliğe rağmen "çok bilirim" havalarından vazgeçmeyenlerin düzeni de aynen devam ediyor... *** İnanılmaz bir medya ordumuz var... En meşakkati çekenler foto muhabirlerimiz şüphesiz... Çünkü onlar, kar, soğuk, yağmur ve sıcak demeden, enstantane yakalamak zorunda kalan cengaverler... Hele hele, bir atlayın bakalım F.Bahçe, G.Saray, Beşiktaş kulüplerinden bir haber... Sabahleyin, darağacına gider gibi, gazete binasından yıkılacakmışçasına girersiniz... Ayaklarınız dolaşır, başınız döner, kaybettirdiğiniz prestij için, işiteceğiniz acı sözlerin, okları saplanır göğsünüze... Bu meslek, kolay görünen ama yapılması güç bir sevdadır... *** Ama bir de yazar, yorumcu kesimimiz var ki, işte orada bu mesleğin, arızalı tarafı yatar... Tecrübe mutlaka önemlidir... Nasıl ki, çok maç oynayan futbolcu, kaliteyi de beraberinde taşırsa, bu meslekteki her geçen yıl da, güzelliği beraberinde getirir... Taraflı olsanız bile, tarafsız gözükmek zorunda kalmanız gereken bir anayasaya tabisinizdir... Yolunuzdan şaştığınız anda "amigo yazar" damgasını anında yersiniz... Tribünlere oynayan bazı yazar çizerler yüzünden, mesleğin "basit görüntüsü" ne yazık ki, o artistleri maddi ve manevi mutlu ederken, bazılarının da, yüreğini sızlatmaktadır... Çünkü bu gibiler gerçek basın emekçileri değildir... *** Bütün bu iyi kötü davranışların dışında, her şeyin en iyisini bildiklerini iddia eden bazı spor yazarları ve onların sığıntıları da, hiç utanmadan aynı gazetede çalışıp çalışmamasına bakmadan "serbest atışa" devam etmektedir... Bir bakarsınız, taktikleri onlar verir... Bir teknik direktörün, soyunma odasında futbolcularına verdiği talimatları, onlar, hiçbir zaman beğenmezler... Onlar için Zico da, Feldkamp da, Ertuğrul Sağlam da hoca falan değildir... O Zico, Brezilya'nın gelmiş geçmiş en iyi futbolcularından birisi olmuş, umurlarında değildir onların... ??? Bir zamanlar Alman futbolunun en önemli ismi Derwall, ülkemize geldiğinden çok kısa bir süre sonra, yerin dibine sokulmak istenmiş, adeta alay edilmişti... Futbolun dahi isimlerinden birisi olan Derwall; manevi işkence altında, yıllar geçtikten sonra kıymeti bilinen ama bu kıymet bilmede onu, zamanında eleştirerek "adam ettiklerini" savunanların gülünç savunmaları ile bizim ülkemizde acı çekmiş birisidir... Bunlar bir şey mi ? Onlar, Didi'yi de beğenmediler... Lucescu'yu, Daum'u, Del Bosque'yi... Fatih Terim'le ve Mustafa Denizli ile bile yollarını ayırdılar... Ligimizin, bu sezonki tadına bakınız... Sivas'ı, G.Saray'ı yenip, F.Bahçe'ye yenilen Beşiktaş'ın, Süper Lig'in zirvesine, doğrudan etkisi bile, heyecanlandırmaz bu gibileri... Menfaatleri uğruna adam karalayıp, adam aklayan bu gibilerle çalışmak zorunda kalanlar ise "bilgisizlik çukuruna" atılarak, üzerleri örtülmek istenirken, onlar ise "çirkeflik çamurunda" yüzmeyi "Mavi bayraklı" Akdeniz sahilleriyle eşdeğer tutup, ukalalıklarını tüm hızlarıyla sürdürmektedir... Spor basınının hakimleri gibi karar vermeyi adet haline getirenlerin "karalama ve aşağılama" sanatıyla uğraşacaklarına, bir gün olsun, meslektaşlarına sahip çıkıp "menfaat sahiplenmesinden" vazgeçmelerini ne kadar isterdik... Heyhat...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.