93 yıl... Bir ülkenin tarihinin değiştiği, 250 bin şehidin canı ve kanı ile bize armağan ettiği zaferin, ardından tam 93 yıl geçti... Bağımsızlığı korumak, vatanın bir karış toprağını, düşmana ezdirmemek adına, bedenini, ülke için siper edenlerin inanılmaz, unutulmaz zafer gününün 93. yıl dönümünü kutladık... O yıllar geride kalmasına rağmen unutulmuyorsa, bugün anısına törenler düzenleniyorsa, bir zaferin unutulmazlığı, hâlâ ihtişamını koruyor demektir... Çünkü zaferler, kolay elde edilen güzellikler değildir... Ardında can vardır, kan vardır... Hırs vardır... Unutulmaz... Unutulmaz... Ve o zaferlerin kahramanları vardır... Onlar da unutulmaz.... Unutulmaz... *** Bugün, belki de, tarihinin hiç bir döneminde "at başı" ve "burun farkı" ile şampiyonluğun kucaklanacağı bir ligin, gelecekte, tadını da unutmayacağız... Beşiktaş, G.Saray, F.Bahçe ve Sivasspor... Kopma yok, vazgeçmek yok... 93 yıl önce Conkbayırı'nda yaşanan müthiş savaş, bugün spor mücadelesinin "lig bayırında" tüm hızıyla devam ediyor... Bitime 8 hafta kala, lig şampiyonluğunu kim kucaklayacak, bu gün bile belli değil... Bu mücadelenin de kahramanları var şüphesiz... Onlar da unutulmaz... Unutulmaz... Önüne çıkan her rekoru paramparça eden, attığı gollerle Türk futboluna hizmetin "babasını" yapan Hakan Şükür, bugün bile ligin kalitesine damga vuran isimdir... Çünkü onun, sadece sahadaki performansı değil, kenar kulübede oturmasının varlığı bile, G.Saray'ı zirvede tutmanın en büyük dopingidir... Milli takımda, Türkiye Ligi'nde en fazla gol atma rekorunu, Dünya Kupası'nda bile, en erken atılan golün sahibini, gelin de unutun bakalım... Onu, kaçırdığı saçma sapan gollerle küçültmek mi, yoksa en kritik anlarda, en hayati golleriyle hatırlamak mı kolay? Bardağın boş tarafını görmek isteyenlerin, yıllarca hedefi olmuş, onlara bir türlü yaranamamış Hakan Şükür'ü, bugün, yarın ve çok daha ötelerde unutmak mümkün mü? G.Saray'ın hemen ensesindeki F.Bahçe'de de, bırakın geçmişi, günümüze kafamızı çevirdiğimizde, öylesine çok unutulmazlar var ki... Emanetçi golcü Semih bunların en başındaki... F.Bahçe formasını kendisine "asil" olarak yakıştıramayanların, hâlâ daha onu "müzmin yedek" olarak kabullenmeleri, gol krallığında, yedekliğine rağmen "kral" koltuğunda oturması, bugün, yarın ve daha uzak günlerde nasıl unutulur? Peki ya başkan Aziz Yıldırım? F.Bahçe'nin dünya çehresini değiştiren, bir zamanların "sevimsiz adamı" bu günün reformlar peşindeki başkanı, Türk sporunun unutulmazları arasına çoktan girmedi mi? Bir genç teknik direktörün ilk defa liderliğe taşıdığı Beşiktaş'ta, Ertuğrul Sağlam'ın, tüm olumsuzluklara ve kadro darlığına rağmen, bu gün başardığı iş küçümsene bilir mi? Bülent Uygun'un Sivasspor'u, Tolunay Kafkas'ın Kayseri'si, Güvenç Kurtar'ın Denizli'si, ligin tadı, tuzu, heyecanı değil mi? *** Ahmet Çakar gibi, doktorluğu, eline satır alıp, hakem doğramak gibi algılayanların meydanda dolaştığı, küpünü doğrulttuğu; Sergen Yalçın gibi, keyfine düşkün, kafasına göre takılan, arkasındaki güçlerin de yardımıyla, teknik direktör kovduran birilerinin varlığında, gerçek unutulmazların kıymeti, daha da iyi anlaşılmıyor mu? Üstelik zirvede gezinen bir takımın hocası bu kovulmaktan bahsettiğimiz... "Kadroda yoksam, kampa katılmayayım" diye hocası ile pazarlık yapan, at yarışlarının müdavimi bir futbolcu için teknik direktörünü harcayan Eskişehirspor gibi, Süper Lig'de olmasını istediğimiz bir takımın yönetim zihniyetine bakınız... Çıkarsın bakalım, Sergen Efendi, tek başına bu takımı Süper Lig'e... Geçmişindeki muhteşem kariyerinin gücü ile, bir çırpıda adam harcamayı marifet sayanlar da unutulmayacaktır şüphesiz... Ama onların unutulmazlıkları, futbol sahnesindeki aktörlükleriyle değil, başka plâtformlardaki üstatlıklarıyla anılacaktır... *** Annelerin, genç yavrularını kınalayarak cepheye gönderip "Kınalı Kuzular" birliklerini kuran Mustafa Kemal'in "Ben size, taarruz emretmiyorum... Ölmeyi emrediyorum..." diyerek, tarihin en büyük siper savaşını kazanan Türk Ordusu'nun o unutulmaz kahramanlığını, bugün sadece biz değil, o gün savaştığımız devletler de saygı ile anıyor... Hâni Atatürk'ün yabancı orduların kaybettiği askerleri için söylediği, "Şimdi dost bir ülkenin topraklarında yatıyorsunuz... Huzur içinde uyuyun... Sizler artık, bizim de evladımızsınız" sözleri, nasıl dünyaca unutulmuyorsa, bizler de bugün unutulmayacak eserlere, güzelliklere, imza atanları unutamayız... Ahh, ahhh... Reytingin gözü kör olsun... Sataşmaların, karalamaların, menfaatlerin canı çıksın... Beyazla siyahı, inatla ayırt edemeyenlerin yeri aramızda olmasın... Unutulup gitsinler... Gitsinler ki; unutulmayacak büyük işlere imza atanların değerlerini, kat kat anlayalım...