Çorbacılar ve kebapçılar...

A -
A +

Bursasporlu Murat Sözkesen, el üstünde tutulduğu bir şehirden kaçmak zorunda bırakıldı... Gol atmak onun işi, futbolculuk onun işi ve de haksızlıklara isyan etmek onun yeni işi... Hani derler ya "Yiğidi kılıç kesmez, bir acı söz öldürür..." Sözkesen'i de bir densiz yöneticinin acı ve düşüncesizce söylenmiş cümleleri öldürdü... Bursaspor'dan nefret etti... "Size benden artık fayda yok" dedi... Ve çekti gitti...  Kulüplerimizin içinde bulunduğu sıkıntı anlatılacak gibi değil aslında... G.Antep ve G.Birliği hariç, hepsi borç batağında... Futbolcular, terleriyle ıslattıkları formalarının hakkını istemek gibi bir lükse sahip değil artık... Söz verilen paraları almak, avukat ve icra takibi gerektiriyor... Her gün antrenmanda koşacak, sahada maçta coşacaksın... Ama iş paraya geldi mi, seni tersleyecekler... Yok öyle şey... Murat, hem kendi, hem de arkadaşlarının hakkını isterken, isyankâr değil, bir futbol cengaveriydi... Ama onu ve arkadaşlarını kimse anlamadı, kimse ciddiye almadı... Bursaspor'un ne söylediğini bilmeyen bir yöneticisi, Murat Sözkesen gibi zor bulunacak bir futbolcuyu küstürüyor ve kaçırıyorsa, o yöneticinin futboldan anladığını belirtmek insafsızlık olur...  Murat, takım arkadaşı Serkan'ın, hastalıkla mücadele eden çocuğu için para istediği yöneticisi Ali İhsan Yeşilova'ya, ne kadar isyan etse azdır... "İskender kebap yemeyin, çorba için, para biriktirin" diyecek kadar küçülen bir yönetici, futbolcu psikolojisinden zerre kadar anlamadığını zaten göstermiş biridir... Bu acı ve cahilce söylenmiş sözleri yutamayan, boğazında takılan Murat "Madem paranız yok, o zaman beni satın ve çocuğu hasta olan arkadaşımıza ödemede bulunun" diyecek kadar duygusallaşıyorsa, bu delikanlıya sadece "Helâl olsun" denir... Arkadaşları için düzenini, yaşantısını ve takımını değiştiren bir futbolcudur Murat... 10 aydır, boş sözlere, yalan vaadlere kana kana, bu günlere gelen Murat, sonunda atom bombası gibi infilâk etmiştir... Öğüt veren, ekmek vermeyen yöneticilere Murat, gereken insanlık tokatını atmıştır...  Durum, her takım için vahimdir... Yakın bir zamanda, ligde çok takımın kapısına haciz memurları sık sık gelecek, buldukları ne varsa alıp gideceklerdir... Bakın, Şampiyonlar Ligi'nden oluk oluk para gelen, ama hâlâ 100 milyon doların üzerinde borcu olan G.Saray bile, Denizlispor'un haciz takibinde... İki seneden beri Bülent Akın'ın bonservis bedelini ödememek için kaçan G.Saray, sonunda icraya verildi... Mehmet Ali Yılmaz, 20 milyon dolarlık temliğini Trabzonspor'un üzerinden kaldırmasa, bordo-mavililerin seyahat parasını bulacak dermanı yoktu... F.Bahçe ise, Aziz Yıldırım'ın sırtına binmiş gidiyor işte... Anadolu'daki durum daha da endişe verici... Kayyuma terkedilmeyi bekleyen takımlar, yakında bir bir gündeme gelecektir bilmiş olun... Çünkü bu yasalarla, kulüplerin yarınlarının olması mümkün değil ki...  Futbol maçlarını yayınlayan yayıncı kuruluş, yakında "Sadece F.Bahçe, G.Saray ve Beşiktaş'ın maçlarını yayınlayacağım" derse ve havuz bozulursa görün o zaman curcunayı... Anadolu'dan kaç takımın gücü deplasmana gitmeye, otel parası ödemeye yeter acaba? Türk futbolu, 2002 Dünya Kupası, G.Saray'ın Şampiyonlar Ligi macerası ile şimdilik günü kurtarıyor... "Ofsayttı, goldü, penaltıydı" gibi tekrarlarla, tribünlerde davul eşliğinde toplu küfürlerle, futbolcuların kafasına yağdırılan bozuk para, şişe ve telefonlarla, şimdilik iyiyiz bakalım... Bir tarafta "Kebap yeme, çorba iç" denilen beş parasızlar, bir tarafta milyon dolarları vergisiz isteyen, kendisini dev aynasında gören futbolcular, diğer yanda kanal kanal dolaşıp havasını atan yöneticiler... Birileri bu ülkede "Yazın yaşa, kışın taşa" oturacaktır... Hem de pek yakında...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.