Bir haftadan beri yay gibi gerdik dün geceyi... Basınıyla, yöneticisiyle, polisiyle... Sanki bir futbol maçına değil, el birliği ile Saddam'a saldırır gibi savaşa hazırlandık... Tribüne doluşanlar küfür, kalemşör yazarlar kin depoladı... Ve sonunda gecenin içine ettik... 50 bin insanı toplarken, güzellikleri unutup, çirkinliklere perde açtık... Hep stad içindeki renkli muhteşem görüntüler anlatılmasın sakın... Giriş kapılarındaki utancı lütfen atlamayalım... Ellerinde biletleri olanların ve basın mensuplarının coplanışı eğer bir tedbirse; vay benim Türk futbolumun geleceğine... 4 bin polisin görev yapması, emniyet için büyük fedakârlık... Ama günahsız yere, hayatında tokat yememiş insanları cople benzetmek ayıptır ayıp... Bazılarımız evlerimize sağ salim döndüğümüz için mutluyuz... Tedbir böyle alınacaksa, bırakın bu işi... Tedbir ezerek, büzerek, döverek alınmaz... Gelelim maça. İnanılmaz atmosfer, inanılmaz manzara, inanılmaz coşku... Bunların hepsini, hatta daha fazlasını dün gece Şükrü Saracoğlu Stadı'nda yaşadık... F.Bahçe taraftarı, stadıyla G.Saray'ın bir avuç seyircisine hava attı, caka sattı... O Avrupa'nın dev stadlarında zaferlere imza atmış G.Saray'ın, bu müthiş atmosferden fazla etkilendiği söylenemez... F.Bahçe 4 forvetle maça çıkarken, sanki rakibine "Seni yenmekten başka düşüncem yok" der gibiydi... Kendilerinden son derece emin ve 3 puanı ceplerinde keklik gibi görüyorlardı... Ya G.Saray? Orta sahasında top çevirecek, oyuna ağırlığını koyacak tek adamı bile yoktu. Üçlü forvetindeki dağınıklığın da gol getirmeyeceği daha işin başında belliydi... Defansın iki yanındaki zaafiyet, orta göbeğe de bulaşınca F.Bahçe, ataklarında fazla bir dirençle karşılaşmadı... İlk yarıda rakibine kayıtsız şartsız teslim olan G.Saray, ikinci yarının başında biraz olsun cesaretlendi, diklendi... Ama günlerdir fırtınalar kopardığımız maç, ne yazık ki mahalle futbolundan öteye gidemedi... Devler adeta cüceleşti... Kırmızı kartların bolluğu, dün gecenin beklenen ürünleriydi... Emre, Batista ve Bülent Korkmaz'ın hareketlerine her hakem kırmızıyı çıkarırdı... Ama Hasan'ınki çok ağır oldu... Hele Fatih Akyel'in sahada kalması da gecenin en büyük ayıplarındandı... Ucuz kahramanlık peşindeki Fatih, yıllarca formasını giydiği takım arkadaşlarına saldırganlığıyla resmen ihanet etti... Bu derbinin böyle yüz kızartıcı bitmesinde bir suçlu değil, bin suçlu arayalım... Kendimiz ettik, kendimiz bulduk...