Darağacına tek gidenler

A -
A +

Bu ülkede, Fatih Terim gibi bir efsaneyi sildiler, kimsede tık yok... Şenol Güneş gibi, Türkiye'ye belki bir daha yaşanmayacak gururu taşıyan hocayı bozuk para gibi harcadılar, tık yok... Hissiz, duyarsız, tepkisiz bir millet olmanın ceremesini, yıllardır ödememize rağmen, hâlâ daha ders almamanın ayıbını taşıyoruz üzerimizde... Vefasızlık bizde, satılmışlık bizde, ayıp bizde... *** Fatih Terim gibi bir hoca "Artık G.Saray'a dönüşüm yok" diye büyük harflerle yemin ediyorsa, onu bu derece kararlı tutum içine sürükleyenlerin, hiç günahı yok diyemeyiz... İktidara, basamak yapılan Terim, yeni iktidarlar için ikinci kez basamak edilmesine rağmen, bir paçavra gibi kenara atılırken, ona sırtını çevirenler, yine ortalıkta ahkâm kesiyor... Vizyonu en geniş bir hocayı, dar düşüncedekilerin bir çırpıda harcamalarına, bu ülkede en aydın okulun mezunları dahi ses çıkartamıyor ve dillerini yutuyorsa, gerçekten, onların diplomalarına yazık... Fatih Terim'in gitmesiyle, koca G.Saray kurtulacaksa eyvallah... Ama disiplinin, hiyerarşinin bozulduğu ortamlardan asla bir başarı çıkmayacağına göre, G.Saray'ın kurtuluşu da bir İmparator'un kellesinin vurulmasıyla düzelemez... Bakınız şimdi G.Saray idmanlarına..... Terim zamanında ceketinin önünü bile açamayanlar, antrenman sahasının ortasında eli cebinde gezebiliyor... G.Saray'da, Terim'le birlikte, disiplin ve iş ahlâkı da kaybolmuştur artık... Herkesin, kendisini "Bey" sandığı bir takım, savaş alanında başıboş bir ordu gibi şaşkın ve sevimsiz kalacakmış sinyalini vermektedir, bilmiş olun... *** Milli takımda da durum, G.Saray'dan hiç farklı değil... Federasyonun ve bütün ülkenin rüyasında bile göremeyeceği "Dünya 3.lüğüne" imza atan Şenol Güneş'in, mukavelesinin bitimine 3 ay kala, adeta tekme tokat kovulmasına bu milletin gıkı çıkmadı... Başarılı hocanın, yüzü gözü bembeyaz, basın toplantısındaki heyecanını gören bizler, onun haklılığını yazmak yerine, hiç konuşmadığı para meselesini gündeme getirdik... Şimdi, Şenol Güneş gitti, milli takım kurtuldu ha... "Dünya Şampiyonu" oluruz artık ha... O giderken, yanındaki Brütüsler'i tanıyamadı... O giderken, uzattığı dostluk elinin kerhen sıkıldığını farkedemedi... Güneş'in kovulmasından önce, 11 Mart 2004 tarihli gazetelerde yer alan şu habere lütfen dikkat: "Milliler yabancıya emanet" Bu konu hakkında beyanat veren kişi, Şenol Güneş'in yanında yetki sınırlarını aşan, fazla şımartılan menajer Can Çobanoğlu... İdari menajer olmasına rağmen, burnunu her şeye sokan eski voleybolcu, daha Şenol Güneş görevi başındayken "Temaslarımız hızlandı, uzun süredir bir yabancı teknik direktörle görüşüyorum. Bu işi bizzat kendim yürütüyorum.. İşin sonuna geldik" derken Şenol Güneş'e resmen vefasızlığını belgeliyordu... (Hürriyet 11 Mart 2004 sayfa 38) Sezarlar giderken, Brütüsler kalmamalı geride... *** Geçtiğimiz hafta sonu, İzmir'de oynanan FIBA Avrupa Erkekler Kupası finalinde, Fransa'nın Dijon takımını farklı yenip, kupayı müzesine götüren Alman temsilcisi MC Mitteldeutscher'in başına gelenler, bir ibret vesikasıdır... Alman Basketbol Ligi Birliği (BBL), Mitteldeutscher'in finansal durumunu inceleyip, bu kulübün sorumluluklarını yerine getirmediğine karar vererek, lisansını iptâl etti... Üstelik bu kararı, final maçı öncesinde aldı... Ama Mitteldeutscher, final karşılaşmasına, bu moralsizlikle çıkmasına rağmen, yine de kupayı müzesine taşıdı... Bundan sonra ligde oynayacağı her maçında da, hükmen yenik sayılacak... Devlete olan borcu yüzünden, şampiyon tanımayan bir spor disiplini işte size... Kimlerin mi kulağına küpe olsun ? Vergilerini ödemeyen, bilet fiyatlarını düşük gösterip "Teberru" adı altında paraları cebe indiren, futbolcuların gerçek transfer alacaklarını federasyona bildirmeyenlerin... Bunlara göz yuman yetkililerin... Ve de, yakında bütün takımlarımıza, kitabına uydurup "UEFA kriterlerine uygundur" diye belge verecek, ligdeki hakem oyunlarını, siyasi baskıları görmemezliğe gelen federasyonumuzun, kulağına küpe olsun... Şampiyon Mitteldeutscher'in lisansını iptâl eden Alman Basketbol Ligi Birliği kadar cesaretli olabiliyor musunuz ? *** Elin oğlu "Önce iş ahlâkı, sonra spor" derken, biz "Önce spor, sonra ahlâksızlık" diye tepiniyoruz... Kurunun yanında, yaşı yakmayalım, tamam... Ama vefasızlık okulunu birincilikle bitirenleri de, sporumuzun içinde tutmayalım... Fatih Terim, Şenol Güneş gibi hocalar gidebilir, yok yere kovulabilir, eyvallah... Peki; eğer ortada bir suç varsa, o suça iştirak edenlerin, koltuklarında kalması ne mânâ ? Eğer o yollarda, gelinirken beraber yürünmüşse, giderken de yine beraber yürünmeli... Hani "Gömleksizin gönlünden, kırk arşın bez geçermiş" ya... Bizimkisi de, o hesap... Boş sevda işte...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.