Değişim acısı ve sabır!

A -
A +

Her elbise değiştirenin "kafa yapısı da değişecek" diye bir kural yoktur ki... Vitrinini iyi pazarlayan kişiler, dış görünüşleri ile, saygı duyulan bir kimlik edinseler de, en kısa zamanda, o değiştiremedikleri gerçek hüviyetlerine dönüşürler... Kısa aldatmaların, kısa sürede sona ermesi, sürpriz değil, bir kandırmacanın eseri olarak kalması, insanları, gerçek kimliğine zorlayan ana sebeplerdir... Ve bu yüzdendir ki, kıyafetlerin değil, düşüncelerin değişmesi, insanın hem kendisine, hem de sevenlerine mutluluk verir... *** Kartallar, doğanın en uzun yaşayan, üstelik tek eşli olarak 70 yıla yakın duruşlarından taviz vermeyen hayvanlarıdır... Kanat boylarının 2.5 metreye yakın olması, pençelerinin ve gagasının gücü ve de 320 kilometreye varan hızlarıyla, gökyüzünün en hızlısı olan kartalların, bir bilinmeyen yüzü vardır ki; bu bir dramla karışık, kendini yenilemek için verdikleri inanılmaz uğraştır... Kartalın 40 yaşına geldiğinde, sertleşen pençeleri, esnekliğini kaybeder, avını kavraması zorlaşır... Öte yandan gagası uzar, vücuduna doğru kıvrılmaya başlar... Kanatları yaşlanır ve ağırlaşır, tüyleri kalınlaşır... Bu yüzden uçması zorlanan kartalın, önünde iki seçim vardır... Ölüm ve yeniden doğuş için zorlu bir tercih... Kartal ikincisini seçer genelde... Çok yüksek bir tepeye gider ve orada 150 gün içinde inanılmaz değişimlere uğrar... Önce gagasını taşlara vurarak kırar ve düşürür... Yeni gagasının çıkmasını bekler... *** Yeni gagası çıktıktan sonra, işe yaramayan pençelerini tek tek söker.... Kalınlaşmış tüylerini de yeniden şekillenen pençeleri ile yolan kartalın bu değişimi, 5 ay sürer... Ve artık kartal, en az 25 yıl daha hakimiyet süreceği gökyüzünde, yeni hayatına yol alır... Acılı ve inatlı bir değişimin sonunda, kartalın muhteşemliği uzun yıllar devam eder... Bu gerçek hikâye, son günlerin flaş transferleri ile gündeme oturan Beşiktaş'taki değişimle az çok bir benzerlik taşımaktadır... Siyah-beyazlı takımın, kendi içinde sivrilmiş, yıldız olmuş ve adını unutulmazlar listesine yazdırmış Ertuğrul Sağlam'la, yere sağlam basmak istemesi, değişimin ilk halkasıdır... Rıza Çalımbay'ın arkasında bıraktığı "Bir daha yerli hoca Beşiktaş'a gelemez" izlenimini, hiçe sayan yönetim, Sağlam'la "yola devam" kararını ivedilikle alması, önümüzdeki sezon, Beşiktaş'ın baştan aşağı değişmek istemesinin ilk haberiydi... Eskiden, futbolcuları alıp, başına sonradan teknik direktör getirme yanlışlığından kurtulmuş bir Beşiktaş'ın, bu sezon akılcı yaklaşımının meyveleri, çok gecikmeden alınacaktır... *** Rüştü'nün transferini, F.Bahçe'ye bir "misilleme" olarak algılayan kişilerin, olaya bu kadar saplantılı yaklaşımı, peşin hükümlülüğün en bariz örneğidir... Bir kaleci için, refleksinin en üst seviyede olduğu yaştaki Rüştü'nün, bunu tecrübesiyle yoğurup, Beşiktaş'a kale sorunu yaşatmayacağı gün gibi aşikârdır... Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim'in bile, asla vazgeçmeyeceği "1 numara" geçen sezon Runje'nin karşılaştığı sıkıntıları da fazla yaşamayacaktır... O Runje ki; her maçta, orta sahası çok kolay geçilen ve defans bloğunda sadece topu uzaklaştırmaya çalışanlar yüzünden, rakip forvetle burun buruna gelirken, 90 dakikaları hep "sinir küpü" içinde bitirmişti... Ama bugün, Rüştü'nün önünde daha değişik bir defans ve M.Yozgatlı, Tello, Cisse gibi yeni yıldızlar var... Apoletinde, o liderlik vasfı da bulunan Rüştü'nün, bu gün için Beşiktaş'ın en büyük kazanç olduğu, en kısa zamanda anlaşılacaktır... *** F.Bahçe'ye 100. yılında "kök söktürmüş" o Beşiktaş'a bakınız, bir de bu sezon öncesi "akıllı transferler" ve yenilikçi, Avrupa'nın en istikbal vadeden hocaları arasında, UEFA'nın aday gösterdiği Ertuğrul Sağlam'a sarılan Beşiktaş'a bakınız... Delgado ve Ricardinho'nun, Yozgatlı, Cisse ve Tello arasında verimlerinin artmayacağını söyleyebilir miyiz? Hele Tigana gibi, inatçı, maçı okuyamayan, saplantısı bol bir hocadan kurtulan siyah-beyazlıların, Roberto Carlos gibi birisini almış, Türk vatandaşı olmuşlarla birlikte, 8 yabancı ile sahaya çıkacağı düşünülse de, Beşiktaş, sarı-lacivertli takımı, bir önceki seneden, daha fazla zorlayacak ve hatta sollayacaktır... Bütün bu gelecek için iyi düşüncelerimizin yanında, tek bir dezavantaj vardır ki; o da Futbol Şube Sorumlusu Celal Kolot'un, haddini aşan davranışları ve konuşmalarıdır... Hani "Ziyaretin kısa olanı makbuldür" derler ya; "Ağzı olanın da fazla konuşmaması" gerekir Beşiktaş'ta... Tribünlere şirin gözükmek uğruna, çakılacak her kıvılcım, Beşiktaş'taki büyük değişimi, bir anda geriye marş marş yapar... Uzun yaşamak için, gagasını, pençelerini söken ve yenilerinin çıkması için sabır gösteren kartal misali, Beşiktaş da uzun vadede soluk alabilmek ve başarıyı yakalayabilmek için, bazı kişilerin dişlerini ve kinlerini törpülemesi gerekir... Ne demişler? "Ne kadar az yüksekten uçarsan, düştüğün zaman o kadar az incinirsin."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.