Demokratik hak!

A -
A +
Neler oluyor futbolumuzda?
İçine bıçak, satır, taş, maytap, kan kattığımız futbolumuz nereye gidiyor?
2020 Olimpiyatları için kolları sıvadığımız, çok önemli dönemeçleri geçtiğimiz şu günlerde, dünyaya başka bir tablo sunarak, ne yapmak istiyoruz?
"Bize olimpiyat falan fazla" anlayışındaki birtakım çapulcuların, spor arenalarını ve çevresini, hesaplaşma yeri olarak görenlerin; hiç çekinmeden kan akıttıkları bir anlayışta, kardeşliğin, ahlakın zerresini bile bulamamak üzüntü verici ve vahim bir durum değil mi?
"Gidip de dönmemek" anlayışının maç günleri birçok evin içine ateş düşürmesi; annelerin, babaların futbol sevdasına kapılan ama amacı dışında kullanan birtakım güçlerin içine "yem" diye attıkları evlatlarının endişesine sürüklenmesi ne kadar acı...
Avrupa'nın, iki kupasında da ilk sekiz takım içine girmek için mücadele veren G.Saray ve F.Bahçe'nin, Türkiye'ye kazandıracakları puan ve saygınlığın bile farkına varamayan bazı kesimler, spor alanlarını savaş meydanlarına dönüştürürken amaçlarının ne olduğunu acaba biliyorlar mı; farkındalar mı?
Kaybedenin kendileri olmaması umurlarında olmadan, genç bedenlerini, düşüncelerini, birkaç tribün rantçısının emirlerine sunan futbolseverler, sonlarını kendileri hazırlamıyorlar mı?

TÜFEĞİ AL, MAÇA KOŞ!
Daha birkaç gün önce Feriköy- Kazım Karabekir Mevlana takımlarının maçı 8. dakikada hakem Mete Kalkavan tarafından tatil edildi...
Sebep; eli bıçaklı ve satırlı bazı kişilerin, kurbanlık koyun arar gibi, şişleyecekleri, doğrayacakları rakip taraftar araması...
Üstelik yüzlerini bile saklamadan...
F.Bahçe- Bursaspor maçı öncesi, çocuğuyla maça gelen bir vatandaş 3 yerinden bıçaklandı evladının gözleri önünde...
Çıkan arbedede 10 kişi daha yaralandı...
Ayağı kırılan bayanlar oldu...
Bunlar İstanbul'un göbeğindeki birkaç hadise!
Ya Anadolu?
Oraları hiç sormayın...
Bilmemek daha iyi...
Tüfeği kapanın bile sahanın ortasına fırladığı, rastgele ateş ettiği, soyunma odalarının basıldığı, hakemlere belindeki silahı gösterip, raporlarını ona göre yazmaları tembih edilen bir dönemden bahsediyoruz...
Burası Türkiye...

ORGANİZASYON YAPIYORUZ AMA...
Şampiyonlar Ligi ve UEFA Finaline ev sahipliği yapmış; Dünya Basketbol, Kısa Kulvar Yüzme vs. şampiyonaları başarı ile bitirmiş bir ülke burası...
Medeniyetin ortasında, şimdi bir kısım çapulcunun "rant" peşinde koşması nedeni ile futbolunu, spor kılığından çıkaranlara karşı çaresiz bir ortamda yaşıyoruz...
Cezanın çözüm olmadığı gerçeği var karşımızda...
Zaten yakalanan da yok ya...
Ama esas acı olan ise, bu delik ve su alan sandala, bazı yöneticilerin de binmesi...
Ne için?
Sadece taraftara şirin gözükmek adına, yanlışlıklara imza atanlar, ne yazık ki futbol anarşisine de çanak tutmaktadır...
Günümüzde, hakem raporlarının bile değiştirildiğinden söz ediliyorsa; "pansumancı" hakemlerin bu görevlerini layıkı ile yaptığı (!) göz önünde bulunduruluyorsa; ligimizi, illa ki büyüklerden birisi kazansın diye çaba sarf ediliyorsa, biz konuşsak ne yazar, yazsak ne yazar...
Baksanıza; bir kulüp başkanı, hakemlere "Sizi bitiririm" demeyi "Demokratik hak" olarak algılıyor...
"Kimseyi tanımam" diye de ilave ediyor...
Biz ise futboldan, başarıdan, güzelliklerden bahsediyoruz...
Mümkün mü?

YASA İÇİMİZDE TASA
Peki, böyle gelmiş, böyle mi gidecek?
Kimse isyan etmeyecek mi bu manzaraya?
Babasının çiftliği gibi gördükleri kulüpler için çıkarılacak yasayı "asla" istemeyen zihniyet, hep mi kalacak iş başında?
Ya da, toplumların büyüklüğü karşısında, göz mü yumulacak yasa maddelerinin işlememesine?
İş artık, futbola koşan değil, kaçan bir toplumun çığ gibi büyüdüğü ve dönüşü olmayan bir yola girildiğinin farkına varılma zamanıdır...
Yoksa?
Güçlünün, yangın yapanın, medyayı iyi kullananın ve de "Bana dokunmayan yılan, bin yıl yaşasın" diyenlerin dünyasına hoş geldiniz, yolunuz açık olsun!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.