Devir eski devir değil

A -
A +

Futbol anlayışımızda gözle görülür büyük devrim yaşıyoruz... O eskiden, kaderine razı seyirci profili, yerini uyanık, verdiği paranın hakkını kuruşuna kadar isteyen, göz boyamacılığı kabullenemeyen ve en önemlisi skora değil, ortaya konan oyuna aldanmayan bir taraftar var artık... Beşiktaş'ın lige kötü başlangıcına bir kılıf ve mazeret bulamayan, şimdilik sinirini ve umudunu içine atan seyirci, Saracoğlu Stadı'nda bambaşka bir kimlikle karşımıza çıkıyor... F.Bahçe seyircisi, tatminsizlik değil, futbolun skor ve oyun ikilemini kol kola istiyor... Tek golle kazanılan üç puanlar onların mutluluğunu arttıracağına, sanki 90 dakikada bir tek golün gölgesinde kalmanın ezikliği yıpratıyor ve utandırıyor onları... F.Bahçe taraftarı şimdi daha bir başka gözle bakıyor sahaya... Tribünler ve takımı için değil, sadece kendi egosunu tatmin için eğlenen Kazım gibi futbolcuları alkışlamıyor... Oyun içinde en gerektiği yerde, en önemli değişiklikleri yapamayan, sadece hakemlere el kol hareketleriyle isyan eden, 3,5 milyon euroluk Daum'un kariyerini onaylamıyor... İspanya'da gol kralı olmuş birisinin bile, oyun içinde kayboluşuna "belki bir ara gol atar" anlayışını kabullenemiyor... O seyirci, 6 maçta kazanılan 18 puana rağmen mutsuz... Kostümün kalitesi değil, şık görünümü hiç değil, o seyirci kostüm içindeki kimliklere ve kaliteye bakıyor artık... Ve 6 maçta puan kaybetmemiş, dertsiz bir takımın taraftarı olmayı, sadece skora değil, ortaya konan futbolla ayrı kefelere koyup tartıyor... Bu yüzden Daum ve yönetimin işi çok zor bu sezon... Belki de, takımını zirvede bırakıp giden bir Daum ve bu futbolsuzluğa göz yuman yönetime isyan kapıda... Türkiye'de bir ilk gerçekleşecek gibi... Bu işin şerefi de, F.Bahçe taraftarının olacak... Dileriz, diğer takımlar da skor aldatmacasının gölgesinde kalmaz, uyanırlar... Futbolumuz için mutlaka hayırlı bir işe imza atacaklardır onlar da... Adaletin yanıldığı nokta Doğru yapalım derken, yanlışa imza attı Futbol Federasyonu... Keskin bir kararla, Ankaraspor'u Süper Lig'den ihraç eden federasyon, bir takıma en ağır cezayı verirken, suçluyu tam tespit edememenin ezikliğini duysa da, bunu şimdilik susmakla savuşturmaya çalışıyor... Evet, birileri suçlu bu işte... Kim bunlar, çeşitli "fırıldak" çeviren eski-yeni yöneticiler... Oyun içinde oyun senaryoları yazarak, bir takımın sonu ile oynama pahasına da olsa, kendilerini çok daha fazla düşünen zihniyet... Sonunda olan Ankaraspor'a oldu... Ne günahı vardı futbolcuların? Ne günahı vardı, teknik kadronun? Ne günahı vardı malzemecisinin, doktorunun, taraftarının? Ne günahı vardı, bu takıma transfer olmuş yabancıların? Maksat üzüm yemek değilmiş meğer... Bağcıyı, yatırıp pataklamakmış... Bütün bu işlerin suçlusu kişiler, 6'şar ay hak mahrumiyeti (!) ile işi kurtarırken, "arttırılmış müebbet cezası" Ankaraspor'un hiç günahsız futbolcularına kesildi... Adaletin kestiği parmak acımazmış derler... Geçiniz bunu... Seneye o yöneticileri, bir yerlerde yine göreceğiz... Ama Ankaraspor'u asla... En azından onlara "şerefleri ile de olsa" düşme hakkı verilmeliydi... Ekmeklerini, işlerini, emeklerini ellerinden alarak, adalet dağıtmak, bu işin adaletli olmadığının açık ve seçik delilidir... Bu ülkede, kör testereyle insan doğrayanlar bile 6 senede çıkmanın hesabını yaparken, Ankaraspor'u yalnız bırakan Kulüpler Birliği olsun, spor kamuoyu olsun, basın olsun, vicdan azaplarını hep çekecektir...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.