Dobra dobra

A -
A +

F.Bahçe, tarihinin en enteresan teknik direktörüne sahip artık... Sözünü budaktan esirgemeyen, koltuğuna zamkla yapışık durmayan, etrafın ne dediğini kendine dert etmeyen bir adam Aykut Kocaman... Zaman zaman hatalar yapsa da; bunun er veya geç farkına varan Kocaman, bu hatasını sadece en yakınları ile değil, televizyon ekranlarında, milyonlarca insanla da paylaşırken, hiç ezilmeden ve gururla ifade etmekten çekinmiyor... "Evet, G.Saray ve Kayserispor karşılaşmalarında, çok ofansif bir kadro ile sahaya çıktım ve yanlış yaptım." Allah aşkına bugüne kadar kaç hocadan duydunuz böyle bir itiraf? "Karabük maçında zamansız oyundan aldığım Semih'ten, maç sonrası özür diledim... Affet beni diye..." Hoppala... Aykut Kocaman'ı tanıdıkça, alkışlamak mı, yoksa "Git işine be hoca" demek mi lazım, anlayamadık vesselam... İşte biz bu hocaya her gün methiyeler değil "beceriksiz" damgasını vurup, bu kadar yıldızlar topluluğunu zirveden 9 puan geride bırakmasını, yüzüne vurup, "temcit pilavı" gibi sunduk herkese... Galiba, bu kadar dobra bir insana ayıp ettik doğrusu... "İnsan beşer, kuldur şaşar..." Hatasız kul olamayacağını bir gün anladığımızda, Aykut Kocaman'ı omuzlara almak için kolları sıvayacağız mutlaka... Çünkü bu kadar dobra insana, bir özür borcumuz var bizim... Eğitim şart! 17 yaşında yakaladığı şöhreti, bu kadar kötü kullanan bir başka futbolcu tanımıyoruz... Beşiktaş gibi bir takımda, forma bulup, bunu sadece şöhretin şımarıklığında kullanan, kendisini alkışlamaya gelenleri, magazin sayfalarına davet eden Batuhan Karadeniz, ligin ilk yarısının son maçında yine gündeme gelmesini bildi... Meslektaşının emeğine saygı göstermeyen, onun evine ekmek götürdüğü ayaklarını 100 kiloluk gövdesinin dengesizliğiyle ezen, onun yerde kıvrandığını göre göre golü bulduğunda sevinen bir futbolcuya söylenecek çok söz var ama söylemeyelim yine de... Batuhan, Kasımpaşa maçında, sadece Merthan'ın ayağını ezmedi, kendisi için gelecekte iyi düşünenlerin yüreğini de paramparça etti... Bu saatten sonra ağzıyla kuş tutsa, Türkiye'nin hangi iline giderse gitsin, o sahalarda gaddar ve merhametsiz biri olarak ıslıklanacaktır... Şimdi gözler, ona milli takım kapısını açan Hiddink'te... Batuhan'a ay-yıldızlı formayı bir daha teslim ederse, o zaman bizim ayağımıza Batuhan değil, aynı kilodaki Hiddink'in bastığını farz edip, ciyak ciyak bağıracağız, bilmiş olsun... Çünkü futbol, sadece gol ve kazanmak üzerine kurulu spor değildir... Futbol, ahlaklı, centilmen ve insani yönü ağır basan insanların da oyunudur... Basına çuvaldız Trabzonspor Başkanlığına tekrar seçilen Sadri Şener, hem takımının zirve saltanatını, hem de yeni dönem başkanlığını doya doya kutlaması gerekirken, sanki mutsuzluk denizinde çaresiz bir çırpınış içinde... Hani haksız da değil yani... F.Bahçe'ye 9, Beşiktaş'a 14, G.Saray'a 19 puan fark atan Trabzonspor'un bu coşkulu çıkışı ve yıllar sonra şampiyonluğun en büyük adayı oluşu, Şener'i mutlu edeceğine, mutsuz kılıyor... Çünkü medyadan şikayetçi Şener... "Bizim başarımızı ve liderliğimizi konuşacaklarına, F.Bahçe'nin arayı kapatabileceğini manşetlere taşıyor... Bizi alkışlayacaklarına, tökezlememizle uğraşıyorlar!.." G.Saray'ın Arena Stadı'nın açılışı ve erken ziyaretlerin gündeme daha fazla oturduğundan dert yanan Şener'in, derdine derman olacaklar da, yine bu sitem ettiği basındır... Sayın Şener'e bizim de küçük bir açıklamamız var... Yiğidin hakkını, zaten sayfalarımızda veriyoruz... Trabzonspor'u bir tane beğenmeyen, başarısını alkışlamayan hiçbir sporsever yok... Ama F.Bahçe, G.Saray ve Beşiktaş da, 100 yıldan beri Türk sporunun lokomotifi oldular... Onları, vagonlardan bir çırpıda ayırmak da olmaz yani... Torku'nun havası yerinde! Eskişehir karşılaşması için, üstelik kış şartlarında aynı gün sabahı maça gidip bırakılan 2 puandan sonra Schuster'in plan ve programı da değişti birden... Çünkü futboldan az çok anlayan herkes, sabah saat 08.00 de havalimanına gitmek için, futbolcuların en az 3 saat önce yataktan kalkmaları gerektiğini ve uykularını tam olarak alamayacaklarını bilir... Ama Schuster'in inadını, hiç kimse kıramayınca olan sonunda Beşiktaş'a oldu tabii... Eskişehir, yol yorgunu siyah-beyazlı takımı affetmedi... Beşiktaş, cezalı olduğu için Antalya'da oynadığı G.Antep karşılaşmasından sonra, sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yiyen adama döndü adeta... Bu maç sonrası İstanbul'a dönmeyen, yarın oynayacakları Konya Torku için tedbir niyetine, kampa alınan futbolcular, hayatlarından memnun... İşte böyle enteresan bir adam Schuster... Haa bu arada şunu da belirtelim... Bu güne kadar hiçbir takımı, bir hafta öncesinden takibe almayan Alman hoca, Torku'yu tanımak için izleme komitesinden Gökhan Keskin ile Mehmet Ekşi'yi, Torku'nun, Ofspor ile oynadığı karşılaşmaya göndererek, bir ilke daha imza attı... Zaten, Torkusporluların da, bugünlerde havasından geçilmiyor... Eee ne de olsa Schuster'in yakın takibe aldığı ilk takım oldukları için, ne kadar övünseler azdır... Havaları yerinde yani Konya Torku'nun...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.