Dört bir yanımız çember altında...

A -
A +

Dün bir, bugün iki... Sabırsız milletin, sabırsız çocukları olarak, yine ortalığı bulandırmaya devam ediyoruz... Sporun akademik çilesini çekmeden, birden teknik direktör ve uzman kesilenlerin, sadece kendilerine değil, ülkeye verdikleri zararın boyutları, elektrik tasarrufunun gündeme geldiği şu günlerde, bu iptidailiği bile geride bıraktı... *** Aylardır televizyonlarda, gazetelerde bir reklam... Turkcell Süper Ligi'nin başlamasını sabırsızlıkla bekleyen birisinin feryadı... Beklediği oldu o çocuğun... Ama oldu da, ne oldu ? Al işte size Süper Lig... Özlemimiz futbolun güzelliklerine değil ki bizim... Bizim merakımız, hakemlerin nasıl çuvallayacakları... Bizim merakımız, Toroğlu'nun, Çakar'ın ve onlara benzemeye çalışanların nasıl ortalığı bulandıracakları... Bizim merakımız, yönetici tayfamızın, neler yumurtlayacakları... Ve bizim merakımız, saha içi ve dışında çıkacak kavgaların boyutları, doğacak huzursuzlukların dolduracağı kapların büyüklüğü... *** F.Bahçe'nin 6 gollü galibiyetinde bile sessiz kalmayan, mutlaka bir karışıklık çıkarmak isteyenlerin gündem belirlemesi, bu sezonda da, birilerinin asla boş durmayacağını gösterdi... Geçtiğimiz yıllar, sarı-lacivertli taraftarların büyük öfkesi ile koca sezonu kapatan yorumculardan bazıları, daha ilk hafta "şirinlik kisvesini" giydi... Neymiş efendim; Appiah haksız atılmış ! Sen rakibe kafa atmaya yeltenen, tırnaklarıyla yüzünü gözünü çizen, üstelik yardımcı hakemi pataklamak için hamle yapan birisini savunursan, ileride, kimse senin avukatlığını yapmaz... Eğer bu ülkede, Appiah'ın fiili hareketi cezasız kalacaksa, bu sezonun hayırlısı ile bitmesine imkan ve ihtimal olamaz... *** Appiah'ın savunmasını "aslanlar" gibi yapanlar, jet hızıyla vatandaşlığa kabul edilen Aurelio'nun neden sahada tutulduğunu da anlaşılır dilde, kıvırmadan izah etmelidir... "Yeni vatandaşımızın" skor 2-0, bitime de, en az 35 dakika varken, 9 kişi kalacak bir F.Bahçe'nin sahadan mutlu ayrılacağını kim garanti edebilirdi? İşin enteresan yanı, bütün bunlar konuşulmayıp, Appiah'ın haksız atıldığı gündeme getirilerek, hedef saptıranların, F.Bahçeli değil, F.Bahçe'ye "yaranma" çalışması içinde olan kişilerin olması... İşin en enteresan yanı da, Ganalı futbolcu yerine, kafayı yiyen Emre Toraman'ın dar ağacına gönderilmesi... Appiah'ı savunanların, salı günü Fanatik Gazetesi'nde Mehmet Demircan'ın röportajını okumasını tavsiye ederiz... Yani "Kafa atmak istedim ama iyi vuramadım" diyen o Appiah'ı okusunlar sindire sindire... *** Türkiye'de "spor sahalarında şiddeti önleyelim" diye yırtınıp duruyoruz... Nafile bütün çalışmalar... Birilerine yaranmak uğruna hedef saptıranlarla, gündeme, öyle veya böyle oturmak isteyenleri susturmadıktan sonra, her şey nafile... Bu Türkiye'de "belgelenmiş şikeler" cezasını buldu mu bugüne kadar? Bu Türkiye'de, yeni şikelere "yanar dönerlerin" bol olduğu ortamda bu anlayış ve kanunlar çerçevesinde, belge bulunabilir mi? Çok mu dalgacıyız, çok mu hoş görülüyüz, yoksa, çok mu uyanığız ? Bu Türkiye'de, bahis oynatanlar, oynattıkları ile kalıp, cezaları da hafifletilerek onlara hâlâ milli takım forması verilirse... Bu Türkiye'de, bir günde "spor yazarı" yapılanlar, sütunları, programları, babalarının malı gibi kullanırsa.... Bu Türkiye'de, saha içindeki "yıldız futbolcu" ortalığı yatıştıracağına, gözlerini ve ağzını açıp şov yapmaya devam ederse... Türk futbolu her zaman sıkıntı, şike, terör ve eyyam çemberinde kalır...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.