"Arsızı cehenneme atmışlar, odunum yaş demiş" hani... Fırsat bulduklarında asla kaçırmayan bizim meşhur "Üç büyükler" bu defa yanlarına bir kaç şakşakçı da alarak hükümetin kapısına dayandı... "Kulunuz köleniz olalım, zor durumdayız, lütfen bize merhamet" deyip, bir defa daha kendilerine acındırdılar... Devletten koparttıkları rakam, hiç de yabana atılacak cinsten değil... Yeni bir savurganlığa yetecek kadar... Devlete vermediğiyle, hava atacak kadar büyük... F.Bahçe, G.Saray ve Beşiktaş'ın transfer hovardalığı malûm... Bu kulüplerin yöneticileri, hesapsız harcamalarının yanı sıra, devlete olan vergi görevlerini, ne hikmetse hep unutur... Daha doğrusu bilerek unutmadır bunun adı... Sıkıştılar mı, Ankara'ya bir yolculuk yapıp, boyun bükerek "Zavallı mağdurları" oynarlar... Avuç açtıkları devlet, bunların ne mal olduklarını bile bile, yine de sadakasını esirgemez... Bunlar adamın yere bakanı değil, bunlar devletin vergi belâlısıdır... Ankara'dan mutlu dönüş sonrası, bu hovardalar, yine hovardalığını yapacaktır... Günü kurtarma, taraftara hoş görünme, devletin almaktan vazgeçtiği parayla hava atma devri hep sürecektir... Ta ki, adam gibi yönetimler gelinceye kadar... Ta ki, vergiyi namus borcu gibi görenler, suyun başına geçinceye kadar... Bekleyelim bakalım; belki görürüz... Salı günkü Mustafa Karagöl imzalı G.Saray haberi en yakın örnek... "G.Saray yabancı transferinden bu sezon 18 milyon dolar zarar etti." Pes doğrusu.. Yani, Fatih Terim'in beğenip, yönetime "Alın" talimatı verdiği yabancılara ödenen 18 milyon dolar boşa gitti... Peki bu zarar nasıl kurtulacak... Terim'den isteyemezsiniz... Yönetim "Suç benim değil" deyip işin içinden, tereyağından kıl çeker gibi sıyrılır... Peki suçlu kim? Devlet tabii! Öyleyse ceremesini de o ödemek zorunda! İki muhabbet, üç saygı sunma, biraz da ağlama, işin hallolduğu anlamına gelir... "Sizden vergi almıyorum" müjdesi, üç büyüklerin bayram hediyesine kavuşan çocuklar gibi şen olmasına yeter de artar bile... F.Bahçe'yi çiftliği gibi gören, kafasına estiği gibi ülkesine giden, dilediğinde antrenmana çıkan Ortega'ya hiç acımadan 22 milyon dolar veren yönetim de mutlu artık... Sanki bu para gökten F.Bahçe'nin kasasına geri döndü... Şimdi ortam müsait ya, yeni transferlere gönül rahatlığıyla dağıt bakalım milyon dolarları... Devlete vereceğine, elin oğluna saç bakalım... Devlet parasıyla hava atmadır bunun esas adı... "Ağanın keyfi gelince, fukaranın canı çıkarmış" ya, her ay maaşlarından devlete tıkır tıkır vergisini ödeyen işçi, memur, boşuna sızlansın dursun... "Vergi Barışı Yasa Tasarısı" üç büyüklerin ağzını kulaklarına getirdi bir kere... Tutmayın onları, tutmayın büyük ağaları, tutmayın ağlama duvarlarını... TRT'den basketbol takımları için haraç alan bunlar, tabii, vergisini de vermez, işini de bilmez... Tribün amigolarının hakimiyeti altındaki stadlarda "Çıt" çıkmıyorsa, bu yöneticilerin devlete değil, amigolara ödediği bedellerin karşılığıdır... Paranın her kapıyı açtığını, her ağalığı getirdiğini bilenler, kendilerini kurtarmak bahanesiyle, hiç olmadık istekleriyle, kötü örnek olmaya devam ediyor... Vergi affını isteyen bunlar... "Basketbol şubelerimizi kapatıyoruz" diye isyan bayrağı çekip, TRT aracılığıyla avanta alan bunlar... "Futbolculara ödenen ve muhtasar beyannamelerde yer almayan ücretlerin, mukavele kayıtlarındaki yüzde 5'inin 12 eşit taksitle ödenmesi halinde, bu dönemlerle ilgili vergi incelemesi yapılamaz" hükmünün af yasasına önerge ile ilâvesini isteyen bunlar... Stopaj oranlarının, yüzde 45'ten, yüzde 10'a indirilmesini isteyen bunlar... İyi güzel de, bunca başarısızlıklara rağmen, her saçmalıklarına kılıf arayacaklarına, ağlayıp sızlayacaklarına, adam gibi kulüp yönetmeyi neden düşünmezler ki? Dileriz bir gün; kulüp gibi kulüp olurlar...