Daha maçın havasına girmemişken, peş peşe gelen üç golün gecenin ayazını ısıttığı derbide, Beşiktaş, ligin ilk yarısının son haftasında şampiyonluğa havlu atmış oldu... Bundan böyle, bu kadar kolay gollerin getirdiği puan kayıplarının bedelini ödemek, artık kolay değil... Hem Denizli'nin, hem de Beşiktaş'ın artık hiçbir mazeretleri kalmadığı gibi, "Daha her şey bitmedi, ümidimiz sürüyor" gibisinden teselli sözcükleri de inandırıcılıklarını kaybetmiş oldu... G.Saray'ın, Rüştü'nün yıllara dayanan tecrübesinin iflas ettiği daha 9. dakikada gol bulması, bu maçın bol gollü geçeceğinin de işareti olmuştu... Sol kanatta, küçük maçlarda dahi forma yüzü göremeyen ama böylesine büyük bir maçta şans yakalayan Seric'in acemiliği değil, futbolculuktan yana tutarsızlığının, sarı-kırmızılı takıma cesaret vermesi, o kanadın İzmit-Ankara otobanına dönmesine sebep oldu... Öyle ki; Skibbe, Tello'nun da yardım etmediği Beşiktaş'ın sol kanadını iyi kullandırarak, oyunda üstünlüğü eline geçirmeyi bildi... Holosko'nun durup dururken Arda'ya yaptığı lüzumsuz penaltı, siyah-beyazlı takımın gardını da düşürürken, G.Saray'ı sahanın tek hakimi yaptı... O Holosko, ikinci yarının başında attığı golle, kendisini kurtarmasını bilirken, kaptan Delgado, böylesine bir maçta resmen takımına ihanet etti... Ne mi yaptı Delgado? Kırmızı karta, resmen yaldızlı davetiye çıkardı... Böylesine bir maçta, böylesine gaddarca... Delgado'nun ikinci yarının hemen başında gördüğü kırmızı kart sonrası G.Saray'da işler iyice açıldı... Baros, anında devreye girerek Rüştü'yü bir defa daha avladı... Sonra bir penaltı daha... 10 kişilik Beşiktaş'ın nafile çırpınışları, Denizli'nin Nobre'yi saha dışına alışı, moralsiz Bobo'ya sığınması, sahadaki dengeyi asla sağlayamadı... Çünkü ipler, önce Rüştü, sonra da Holosko'nun penaltısı ile kopmuştu bir kere... Ekrem'in Tello'nun, biraz da İbrahim Toraman'ın çırpınışları boşunaydı hep... Ve G.Saray, tarihi bir farkı göz göre göre yakalamıştı sanki... Hiç sıkıntı çekmeden, hiç zorlanmadan ve hiç yorulmadan, Beşiktaş'ı eze eze yenerek, zirveye bir adım daha yaklaşmasını bildi... Ya Beşiktaş? O bir zamanlar Kartal'dı...